Ardımızda bıraktığımız Cuma günü, yani 17 Kasım 2017 günü 3. Blog Yazarları Çalıştayı için İstanbul’da, Kadir Has Üniversitesi’ndeydim.

Çalıştayın gerçekleşeceği gün Hücre Biyolojisi sınavım vardı, zaten tüm hafta boyunca sınavlarım sürmüştü. Ertesi gün, yani Cumartesi günü de ODTÜ Astrobiyoloji Konferansı için sabahın erken saatlerinde Ankara’da olmam gerekiyordu. Fakat tüm bunlara rağmen “Oraya gideceğim!” dedim. Sınav için de mazeret dilekçesi hazırladım ve yola koyuldum. Umarım geçerli bir mazeret olur.

Heyecanlıydım, çünkü konu web yazarlığı ve web yazarları olunca insanları internet profillerinden ibaret sanıyorsunuz. Öyle sanmasanız da, bilinçaltınız öyle bir algı yaratıyor ve o isimlerden birini duyunca kafanızda sadece internet profili canlanıyor. Ne kadar fotoğrafını görürseniz görün, yine de bir  profilden ibaret hissediyorsunuz. Bu nedenle çok ilgimi çeken, sevdiğim profillerle ilk fırsatta yüz yüze görüşmeyi ve onları gerçek hayatıma da kazandırmayı istiyorum. Bu fırsatı bulmuşken çalıştaya da tüm yoğunluğa rağmen koşarak gittim.

Kadir Has Üniversitesi Cibali Yerleşkesine giderken harika bir sokaktan geçiyordum, bunun büyüsüne kapılmış olmalıyım ki öğleden önceki oturumların başlangıcını kaçırdım. Serin ve ıslak bir hava, martılar, deniz, vapur sesi… Dizilerin sahne geçişi görüntülerinin uzun versiyonunu izliyordum. İstanbul’da olup, her sabah böyle bir manzaraya uyansam ne hoş olurdu.

Binaya girdiğimde ilk iki oturum eş zamanlı olarak gerçekleşiyordu ve Galata Salonunu bulamadığım için Sinema A Salonuna geçip Atıf Ünaldı başkanlığında gerçekleşen “Blog Yazımında Başarının Parametreleri” konulu oturumu dinlemeye başladım. Konuşmacıları orada tanımıştım, konuştukları konu hem çok ilgimi çekmiş hem de dinlemekten çok zevk almıştım. O esnada Tolga Abi aradı. Önceki gün de İstanbul’a gelmiş, kendisiyle görüşebileceğimi öğrenince önceki gece uyuyamamıştım heyecandan. Arayınca hemen çıkıp kampüste kendisini aradım. Bulunca, her seferinde olduğu gibi koşup sıkıca sarıldım… Gerçekten her durumda nasıl hissettiğimi anlayan, bilen, çabaladığım her şeyi ilgiyle takip eden ve hep yardım eden, çok değerli vaktinin birazını her seferinde hiç düşünmeden bana ayırabilen bir ağabeyim olduğu için ciddi anlamda kendimi çok şanslı hissediyorum. Kendisinden öğrendiğim ve öğreneceğim çok şey var. Ne zaman yolumu kaybettiğimi hissetsem, onun sözleri kulağımda çınlar. Yine rahatlarım, yine umut dolarım. Onun yanımda olduğunu bilmek, bana kendimi ve yaptığım her şeyi daha değerli hissettiriyor. O gün yine yanıma gelmişti. Doğal olarak heyecanım da katlandı.

A Salonu önündeki yemekhaneye oturduk, oturumlar zaten bitmek üzereydi ve yemek arası başlayacaktı. Henüz oradaki hiçbir blog yazarıyla tanışmamıştım, bir de mutlueller‘i çok aramıştı gözüm, görsem bi’ koşup sarılacaktım sıkıca. 🙂 Tolga Abi ile oturup kısaca dertleştik. Keşke daha fazla vaktimiz olsaydı, o kadar önemli noktalara değindik ki… Ama açamadık işte. Kendi kütüphanesinden 1939 basımı “Gökyüzü” kitabını getirmişti, kitap çeviriydi ve kullanılan terimler o kadar eski ve güzeldi ki, kitabı çok değerli kılıyordu. İlk aldığımda ve sayfaları çevirdiğimde karşılaştığım kelimeler ve görseller karşısında çok büyük şaşkınlık duydum. “Gezegen”, “seyyare” diye geçiyor mesela. Ayrıca kitabı ilk okuyacak olan benim, çünkü sayfalar hiç açılmamış bile, basımdan beri birbirlerinden ayrılmamışlar, makasla keserek ayırdım. O kadar değerli ki başına bir şey gelir diye ödüm kopuyor.

Ardından sıra “Gelecek Vadeden Bloglar” oturumuna geldi.

Bu oturumda yer alacak blog yazarları şu şekildeydi;

Salona geçtik, İsmail Hakkı Polat’ın açılış konuşmasından sonra Evren Soyuçok’un açılışı ile oturum başladı. Gelecek Vadeden Bloglar olarak yerimizi aldık ve herkes bloğunun öyküsünü anlattı. Ardından bizim belirlediğimiz ve seyircilerden gelen konu başlıklarını ele aldık. Bu oturumda ele alınan konular ve fikirleri sıralamak gerekirse;

  • Blog yazarlarının birbiri ile daha sık iletişim halinde, ortak bir paylaşım sahası içinde olması gerekiyor.

Bu konuda, ortak bir platform kurulması önerisi getirildi. Aynı zamanda şu an hala varlığını sürdüren “blog sözlük” projesi gündeme geldi. Blog yazarlarının birbirinden haberdar olması, yeni blogların bilinmesi, tanınması açısından bu tarz bir ortak platform önemliydi. Blog Sözlük; hiçbir siyasi parti, dini topluluk, kurum ya da kuruluşa bağlı olmayan, blog yazarlarının ve blog takipçilerinin aynı platformda bir araya gelmesi amacıyla kurulmuş, bağımsız bir sözlük projesidir. (Blog Sözlük’e Git)

  • Blogların, sosyal ağlar içerisinde daha dik, ayakta durması gerekiyor.

Çalıştayda ana gündem maddelerinden biri, sosyal ağların git gide daha yaygın hale gelmesi ve okur-yazarlığın buna bağlı olarak düşmesiydi. Hiçbir sosyal medya kullanıcısı artık 140 karakterden uzun metinleri okuma sabrını gösteremiyor. İlgisini çeken bir konuda bile uzun metinlerden kaçıyor, hızlı ve kısa bilgi almayı tercih ediyor veya uzun süre uzun okuma yapmadığı için dikkat dağınıklığı yaşıyor. Çünkü sosyal ağlar anlık ve hızlı içerik almaya ve vermeye alıştırdı bizi. Blog kültürü ise daha kalıcı, kişisel deneyimlerle birlikte daha güvenilir ve samimi içerik üretme ve okuma imkanı sunuyor. Okuduğunu anlama konusunda ciddi anlamda gelişime ihtiyacı olan bir nesil olduğumuzu düşünürsek, bu konuda okumanın yanı sıra bize en büyük yardımı “yazmak” verecektir.

Günlük yazmanın önemini öğrenerek büyüdük, çünkü kendimizi ifade etmemizi ve bir metni bütün olarak kavrayabilmemizi sağlayan temel faktör “yazmak”. Blogların günlüklerden farkı, kafanızdakileri sadece kendiniz için değil, bir ihtimal başkaları için de yazıyor olmanız. Yazdıklarınız birilerinde ilham, umut, destek ve farkındalık etkisi yaratabilir. Öğrendikleriniz, öğreniyor olduklarınız, okuduklarınız ve yaşadıklarınız bilinçli bir yol ile blog içerisinde açık kaynak haline gelebilir. Size iyi gelen şeyleri başkalarından sakınmayın. Ya da sadece kendiniz için yazın, daha fazla yazmak ve daha fazla okumak sizi farklı bir kavrayış mertebesine taşıyacaktır.

  • Bloglarda Türkçenin kullanımına daha fazla dikkat edilmesi gerekiyor.

Web yazarı da olsa yazar, yazardır. Ne yazdığından önce, nasıl yazdığı dikkat çeker. Özenilmemiş bir yazıyı, içeriği ne olursa olsun okuması güçtür ve pek az insan okuma sabrını gösterebilir. İşte bu nedenle yazmadan önce yeterince okumuş olmak, özenli ve şık olmak gerekir. “Gelecek Vadeden Bloglar” listesine girmenin en önemli şartlarından biridir mesela, “Türkçeyi doğru kullanmak.” Bunu da okuyarak ve yazarak geliştirebiliriz.

Blog Çalıştayı’ndan beri çok fazla blog inceledim. İncelediğim her bir blog, tanımadığım bir başka bloga yönlendirdi beni. İlerledikçe kahroldum. Cümle sonlarındaki 4 ve ondan fazla nokta sayısı, vurgu amaçlı 3, bilemediniz 4 ünlem işareti, büyük-küçük harf hataları… Hepsi de uzun zamandır blog yazan, yetişkin insanlardı. Çok okumuş olmanın önemini her fırsatta vurguluyorlardı. Keşke vurgulamasalardı.

Özen ve ilgi, her işte olduğu gibi bu işte de önemli. Bu konuda ben çok iddialı değilim, çok iyi olduğumu öne sürmem fakat bu işe yeni başlamış biri olarak fazlasıyla üzerine düştüğümü düşünüyorum. Aksi halde bir yazıyı oluşturmam bir saatimi bile almazdı.

  • Yeni neslin blog kültürünün farkına varması, keşfetmesi ve kullanması gerekiyor. Çünkü #gelecekbloglarda

Bırakın artık Twitter’da flood yazmayı, gelin bildiklerinizi daha kalıcı ve daha ulaşılabilir hale getirin, hepimiz okuyalım. Çektiğiniz harika fotoğrafları, güzide mekanları Instagram’da tanıtmak yerine buralarda tanıtın. Zaten karakter sınırı var, sadece belirli bir kitle görebiliyor orada. Yine oradaki takipçileriniz de görsün, ama daha fazla yazın, daha çok özenin. Blog size bu imkanı veriyor.


Bizim oturumumuz da sona erdikten sonra, anı fotoğrafları çekildi. Ardından bir yorgunluk kahvesi için kafeye indik. Asıl kahve sohbeti esnasında tanıdım blog yazarlarını. Burada seyirci yoktu, önceden belirlenmiş başlıklar yoktu. Konu kendi önemi kadar ele alınıyordu, karşımdaki insanların samimiyetini çok derinden hissettim. Örneğin Sakarpiyon‘un Mardinli olduğunu öğrendim! Keşke uzun uzun kalabilseydim, fakat akşam Ankara’ya uçmam gerekiyordu. Herkese kocaman sarılarak, ardından Evren Hocamla da kapıda vedalaşarak erken ayrıldım. Daha uzun kalmayı gerçekten çok istiyordum, kim bilir bensiz ne de güzel muhabbet dönmüştür.

Ben ayrılmadan hemen önce çekilen fotoğraf. Çok eksiği var, ama olsun. (Soldan sağa, aynahikayesi, plazadandünyaya, evrengünlüğü, ben, mavianne.)

Oradan Taksim’e geçip ıslak hamburgerimi yedikten sonra da havalimanına geçtim. Ankara’ya varana kadar Tolga Abi’nin hediye ettiği Gökyüzü kitabını okuyup biraz daha hayran kaldım.

Her yolculuk bileti, ayrı bir hikaye alıyor şehrinden. Bu İstanbul macerası kısa ve dolu geçmişti. Çok fazla insanla tanışmış, çok faydalı şeyler öğrenmiş, özlem gidermiş bir şekilde ayrıldım. Blog yazarı olmak için başlamadığım bir yolda blog yazarı olma aşkıyla yürüyordum. 

Dilerim bilim, sanat, doğa, felsefe ve daha nice alanda ilgili gençler öğrenmeye başlamakla birlikte yazmaya da başlasa ve ilerledikleri yol diğer gençlere de ilham olsa. Bundan sonra bunun için de çabalayacağım, sadece okumayı değil, yazmayı da şiddetle önereceğim.

Bu arada, blogumun neredeyse hiç takipçisi olmadığını fark ettim. Normalde buna önem vermezdim çünkü yazdığım her yazıyı sosyal medyadan paylaşıp duyuruyorum. Fakat yeni yazılardan mail yoluyla haberdar olmak isterseniz sayfanın sağ şeridinde, en altta abone olmak için bir kutu göreceksiniz. Abone olabilirsiniz, tabii isterseniz. 🙂

Muhabbetle, bilimle, sevgiyle kalın. Gökyüzünüz açık olsun.

 

Posted by Berfin Dağ

"Evren kadar atomdan oluşan ve evrende bir atom kadar olanım."

11 Yorum

  1. Ben seni severek okuduğum bloglar listeme dahil ettiğimden takip etmek çok kolay oluyor.
    Çalıştay benim açımdan güzel geçti, en güzeli tabii ki birçok blog yazarı arkadaşımla tanışmamdı. Özellikle benim de gözlerim seni aradı. Ben sabahın körü geldiğimden tüm oturumları takip etme şansım oldu nerdeyse.
    Senin gibi genç olup, çok güzel blog yazan örnek gençler olduğu sürece bloglar ölmez. Yazmaya devam… Çok öpüyorum:)

    Cevapla

    1. Çok teşekkür ederim. Sizin gibi yazarlar tarafından takdir edilmek büyük onur, büyük mutluluk. Bloglar tabii ki ölmeyecek, yazmaya ve blog kültürünü aşılamaya devam edeceğiz. Sevgiler… <3

      Cevapla

  2. Seni tanımak çok güzeldi
    Harika noktalara parmak basmışsın Berfin
    Bloglar bizim hazinemiz daha fazla önem verip paylaşımlarımızı daha çok buradan yapmalıyız
    Seninle gökyüzü, astrobiyoloji ve NASA hayalinle ilgili röportaj yapmayı çok isterim
    Ne dersin?
    Sevgiler

    Cevapla

    1. Sizi tanımak da öyle… Çok teşekkür ederim.
      Röportaj konusunu da seve seve kabul ederim, sizinle bu konuda sohbet etmek zevkli olacaktır eminim.
      Sevgiler…

      Cevapla

      1. teşekkürler en kısa zamanda mail atacağım sana

        Cevapla

  3. […] Blog Yazarlığı Üzerine – #BlogÇalıştayı – Berfin Dağ […]

    Cevapla

  4. Muhteşem bir yazı okudum Berfincim, yüreğine sağlık.
    Çalıştayın ruhunu dillendirmişsin.Teşekkürler…

    Cevapla

  5. Sevgili Berfin kızım. Öyle akıcı ve bilgilendirici olmuş ki yazın, çok merak ettiğim Blog Çalıştay’ı hakkında bayağı aydınlandım. Sağlık nedeniyle İstanbul’da yaşamama rağmen katılamadım. Evren oğluma bildirmiştim üzülerek.
    Yazmanın önemini bu kadar genç yaşta kavramana inan hayran oldum.
    Hepiniz o kadar güzelsiniz ki resimlerde, benim de sizlere sarılasım geldi 🙂 Dilerim bir daha olursa katılabilirim.
    Şu cümlene bayıldım… İzin verirsen bu başlığın altını dolduracak bir şeyler yazıp, bloğumda paylaşayım.
    “Her yolculuk bileti, ayrı bir hikâye alıyor şehrinden”
    Sağlık, huzur ve başarılar dileklerimle kızım. Sevgiler 🙂

    Cevapla

    1. Çok teşekkür ederim Ece Abla, sizden bunları duymak beni çok mutlu etti.
      Çok geçmiş olsun, keşke sizinle de bir araya gelebilseydik fakat dilerim ki en kısa zamanda sağlığınıza kavuşursunuz ve başka güzel bir günde bir araya gelebilir, sizinle de sohbet edebiliriz; ve bir de sarılabiliriz. 🙂
      Blog yazınızı merakla bekliyor olacağım, çok teşekkür ederim.
      Kocaman sevgiler…

      Cevapla

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir