Size bir adamdan söz etmek istiyorum. Hayatlara dokunan, değiştiren bir adamdan.

Bu yıl, olumsuz yönde sürekli bir hareketlilik gösteren hayatıma aniden şans eseri girip, içimdeki alkolik Polyana’yı tekrar hayata bağlamış, umut dolmasını sağlamış insan, bahsedeceğim kişi. Bu hikaye sadece benim değil, yüzlerce çocuğun hayatına dokunmuş bir adamın da hikayesi. Umut temalı bir hikaye.

Geçtiğimiz yılın sonunda Nusaybin’den çıkıp Mardin’e gelmiştim. Önceki yazımda bahsettiğim gibi, yurtta kalıp telafi derslerine katılıyorduk, daha sonra ailem de Mardin’e yerleşince bir daha Nusaybin’i göremedim.

Telafi eğitiminde, bizi ziyaret eden il milli eğitim müdürü, vali, vali yardımcıları oluyordu. Eğitimin nasıl gittiğini izlemek için arada ziyarete gelirlerdi. Yine Şubat ayında, YGS’ye hazırlanırken yurdumuza dönemin Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ve Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ercan Demirci gelmişti. Onlarla beraber yine İl Milli Eğitim Müdürü ve Vali Yardımcısı gelmişti. Hikayemizin asıl adamı, bu Vali Yardımcısı; Tolga Kamil Ersöz. Tolga Vali’yi Mardin’de kime sorsanız tanıyor. Çünkü kendisi halkla sürekli bir araya gelen, ev ziyaretleri yapan ve okulları sık sık ziyaret eden biri. Benim kafamdaki “vali” profilini de tamamen değiştirmiş bir insan.

O gün Nabi Avcı ile sohbet ederken, bana ne olmak istediğimi sormuştu. Moleküler Biyoloji okuyup astrobiyolog olmak istediğimi anlattığımda şaşırmıştı ve yanımızdan ayrılınca bu konudaki şaşkınlığını bir haber kanalında dile getirmiş… Ziyaret sırasında Beşiktaşlı olduğumu öğrenen Tolga Vali, bana Beşiktaş tişörtü hediye etmişti.

Tolga Vali fanatik Beşiktaşlıdır ve aynı zamanda Beşiktaş kongre üyesidir. Hatta Iğdır Beşiktaşlılar Derneği Başkanı olup, Iğdır/Aralık’ta kaymakamlık yaparken Beşiktaş adına açtığı okullar da vardır. Daha önce Çankırı/Kurşunlu, Çorum/Kargı ve Iğdır/Aralık’ta kaymakamlık yapan Tolga Vali, 2014’de Mardin Vali yardımcılığına atanmıştı.

Beşiktaş Şeref Bey İlkokulu

Beşiktaş Şeref Bey İlkokulu

Beşiktaş Mican İlkokulu

Beşiktaş Mican İlkokulu

Bir de bu okullara giden yol var…

"Beşiktaş Köy Okullarına Gider"

“Beşiktaş Köy Okullarına Gider”

O gün Tolga Vali’ye ziyareti esnasında o kadar ısınmıştık ki tekrar gelmesi için can atıyorduk. Bir gün tekrar geldi, bu sefer yurdun misafirhanesinde oturup hepimizle birebir sohbet etmişti. Bu sohbet esnasında çok güzel şeyler anlatmıştı, mesela kızı Umut’u. Umut, bu sene Ocak’ta Mardin’de doğmuş, aslen Tekirdağlı olmalarına rağmen Tolga Vali kimliğinde Mardin yazmasını istemişti. İsminin Umut olmasını isteme sebebi ise, Mardin’e Umut olmasını istemesiymiş. Umut’u bir görseniz, dünyanın en tatlı şeyi olmalı… Şirin mi şirin bir kar tanesi gibi. Bir de İlbey adında, babası gibi Beşiktaş aşkıyla yanıp tutuşan, pek yakışıklı bir ağabeyi var Umut’un.

Tolga Vali ve oğlu, İlbey

Bu son ziyaretinden sonra Tolga Valiyi bir daha görmedim. Aradan 4-5 ay geçmişti, ben üniversite sınavlarına girmiş, sonuçları beklerken, ekipçe (Future Science Team) Tübitak Ulusal Gözlemevi’nin 19. Ulusal Gökyüzü Gözlem Şenliği’ne katılma hakkı kazanmıştık. Ben de 10 Temmuz günü valiliğe gidip bu kampa katılmak istediğimi anlatmaya karar verdim ama vali yardımcısıyla da, vakıf müdürüyle de görüştürülmedim. Oradan ayrılıp, telafi kursunda bize her konuda kendisine yazabileceğimizi söyleyen milli eğitim bakanlığı müsteşar yardımcısı Ercan Demirci’ye yazmaya karar verdim. Kendisi bana aynı gün dönüş yapıp, Mardin Valisinin ertesi gün benle görüşüp tanışmak istediğini söylemişti. O gün mutluluktan ve heyecandan ne yapacağımı şaşırmış haldeydim, tahmin edersiniz ki uyuyamadım.

Ertesi sabah erkenden, roketli tişörtümü giyip (neyle ilgilendiğimiz belli olsun) valiliğe gidip, özel kalem müdürlüğünde randevuyu bekledim. O esnada özel kalem müdürlüğüne Tolga Vali girdi ve herkesle selamlaşıp şakalaştıktan sonra karşıma oturdu. Göz göze geldiğimizde kendisini tanıdığımı ele vermiş olmalıyım ki, “Sen?” dedi. “Evet… Ben” dedim. Ama tabii ki beni hatırlamıyordu, aradan aylar geçmişti ve benim gibi yüzlerce öğrenci tanımıştı. “Bu hanımefendi kim?” diye sordu özel kalem müdürüne. Öncesinde müdürle muhabbet ettiğimiz için neyle ilgilendiğimi ve ne için geldiğimi Tolga Vali’ye anlattı kendisi. O anlatırken, Tolga Vali her duyduğu şeyde biraz daha şaşırıp, “Hadi canım? Şaka herhalde?!” diyordu. Meğer kendisi ben gelmeden önce, tam da Bilim & Teknoloji projelerinin artması ve desteklenmesi konusunda yapılan bir toplantıdan çıkmış, çıkar çıkmaz da benle karşılaşmış. Bu da onu bayağı heyecanlandırmış olmalı ki, Proje Koordinasyon merkezinden bir arkadaş çağırıp, “Biz az önce ne konuşmuştuk, anlatsana” dedi. Korumalar bile, “Uzun zamandır ilk kez böyle bir tesadüfle karşılaşıyorsunuz sanırım.” diyordu. O esnada beni sorarsanız, zaten yeterince heyecanlı olan ben, o an uçuyordum herhalde.

“Ben sizi tanıyorum, telafi eğitiminde tanışmıştık, bana Beşiktaş tişörtü hediye etmiştiniz.” dedim. Şaşkınlığı iki katına çıktı, “Hem de Beşiktaşlı!” diye bağırdı. “Bu güzel gözleri daha önce gördüm ve tanımadım mı, çok büyük ayıp etmişim.” dedi hatta, o an hem heyecan, hem hafif utanç, hem söyleyeceklerimi toparlama gerginliği bayağı bir ağır gelmişti, bayılmadığıma şükrediyorum. Ardından bana, “Aradığımız adam sensin, sana hemen şimdi iş teklif ediyorum, kabul edersen harika projeler yaparız ve seni de nereye istersen gönderirim. Her kampa, etkinliğe, hatta sadece görmek istediğin bir yere bile. Ne diyorsun?!” dedi. O kadar mutluydum ki inanın bir saniye bile düşünmedim. “Tamam, bana uyar dedim.”

“Ama çok yorulursun, suyunu çıkarana kadar çalıştırırım seni, sesini çıkaramazsın. Bir de, ben Trakyalıyım, menfaat adamıyım, çalışmadığın an aramız bozulur.” dedi. Bunları söylerken tabii ki ciddi olamıyordu, kendisi de heyecanlıydı bu yüzden hiç gözümü korkutamamıştı. Ama dediğini de sonraki günler yapmıştı, o ayrı konu…

Vali ile görüşmek için odasına çağırıldığımda, Tolga Vali, ben de geliyorum, dedi. Ben, Tolga Vali ve Mardin Valisi Mustafa Yaman, valilik makamında bu konuda konuştuk. Mardin Valisi beni dinleyince basın ekibini çağırmıştı hatta, orada bilim ve teknoloji projeleri konusunda röportaj yaptık.

Ardından Tolga Vali, “Biz Berfin’le benim odama geçiyoruz izninizle, iş görüşmesi yapacağız.” dedi.

Valilik makamından çıkıp Tolga Valinin odasına geçtik. Odası bir Beşiktaşlı için cennet gibiydi. Eğer Beşiktaşlı değilseniz vücudunuz Beşiktaşlı olma hormonları (?) salgılamaya başlıyordu. Beşiktaşlıysanız, hipnotize oluyordunuz. Çünkü;

beşiktaş

Tolga Vali’nin odasından bir köşe.

Oturdum ve hayallerimden, planlarımdan bahsedip, neler yapmak istediğimi anlattım. Tüm okullardaki çocuklara seminer vermek, bilgilendirmek ve hediyeler dağıtmak gibi bir hayalim vardi. Aynı zamanda Mardin’de bilim ve teknoloji ile ilgili gençlerin katılabileceği etkinlikler düzenlemek istiyordum. Bana, “Bunları yaparken çocukların ilgisini de çekip eğlendirmen lazım. O nasıl olacak?” dedi.

Ben de; “Astronot kıyafeti giyerim!” dedim.

Bu fikir çok hoşuna gitmişti. Tolga Vali ben bunları anlatırken, “Harika, harika be!” diyordu. Bu da heyecanımı artırıyordu. Ne istersem yapabileceğimi, bana tüm desteği vereceklerini söyledi. Ve o günden sonra kendisinin kişisel asistanı olacağımı söyledi. Böylesine harika bir insanla çalışmak! Gerçekten hayatımın o ana kadar yaşadığım en güzel günü olmalıydı.

O günden sonra beraber her gün dernekler, toplum merkezleri, evler ziyaret etmeye başladık. Nereye gitsek, Tolga Abiyi çok güzel karşılıyorlardı. Herkes onu tanıyordu, o da herkesi tanıyordu. Herkese tek tek nasıl olduğunu, bir sıkıntısı olup olmadığını soruyordu. Böyle sıcakkanlı bir valiyi ilk kez görüyordum. Beraber biri Mazıdağı, biri Kızıltepe ÇATOM’da olmak üzere iki seminer verdik, uzay bilimleri ile ilgili. Çocuklara Jules Verne-Ay’a Yolculuk kitapları, Bilim Çocuk dergileri ve Beşiktaşlı kıyafetler dağıttık. Gençlik Merkezleri ziyaret ettik.

Kızıltepe ÇATOM Seminerim

Kızıltepe ÇATOM Seminerim

Mazıdağı ÇATOM Seminerim

Mazıdağı ÇATOM Seminerim

Beraber yemek yedik, müzik dinledik, şarkılara eşlik ettik… Mesela, ben pek et yiyemem, tabağımdaki yemeği bitiremeyince Tolga Abi yer, ardından “Amma yedin be Berfin, üçümüzün toplamı kadar yemek yedin.” der… Midesine çok düşkündür, ağzının tadını da iyi bilir. Müzik konusuna gelirsek, odasında her zaman müzik açıktır, ciddiyete ve resmiyete gelemez, kravat takmaktan hoşlanmaz ve kendisine “Sayın Valim” denmesi yerine “Tolga Abi” denmesini tercih eder. Karşısındaki insanın kendisini kasmasını istemez, samimi bir ortam olsun ister. Dikkat ettiyseniz bu paragrafta ondan bahsederken Abi demeye başladım. Çünkü bana, “Ben senin Tolga Valin değil, Tolga Abinim.” dedi. Odasında dinlediği müzikleri ben de dinlemeye başlamıştım. Hatta bir keresinde Leonard Cohen açmıştı, beraber eşlik etmiştik. Patron-Çalışan ilişkisinde yeni boyut resmen.

Hatta kendisi o kadar samimi ve açıksözlü bir insandır ki; bir keresinde odasına gelen ve bir konu hakkında konuşmak isteyen bir kıza, “ee, bu çok saçma” dediği için kızdan “Ama dışarıda sizin için çok iyi bir insan demişlerdi.” yanıtını almıştı. Bunu ne zaman hatırlasam gülerim 🙂

Ben bilim kampına gidip döndükten sonra, Mardin’de de astronomik günler düzenleme kararı alıp, organizasyonla ilgilenmeye başladık. Teleskoplar araştırıp, mekan ziyaretleri yaptık. Ailemle de tanıştırmıştım Tolga Abiyi, ve kendisinin de eşiyle tanışmıştım, Canan Hanım, Yeşilli Kaymakamı ve çok güzel bir insan. Ailem, Tolga Abi ve ailesini çok sevmişti. Komşularımız bile tanıyordu Tolga Vali’yi, kime sorsam hakkında çok güzel şeyler söylüyordu.

Tolga Vali, İlbey ve Canan Hanım

Tolga Vali, İlbey ve Canan Hanım

Bu günlerden sonra hayatıma umut girmişti. Çok güzel insanlarla tanışmaya, çok güzel işler yapıp çok güzel şeyler duymaya başlamıştım. Tolga Abi bana sık sık öğütler verir, kendimi geliştirmem konusunda yol gösterir, yurtdışı projelerine başvuru yapmamı sağlardı. Ondan çok şey öğrenmiştim ve çok şey kazanmaya başlamıştım. Dünyaya farklı bir gözle bakıyordum hatta. Bana “Asistan Hanım” diyenler oluyordu, mutluluktan uçmak üzereyken hala sakin sakin çalışıyordum. Masam falan da vardı bu arada, laptop falan, işi bayağı ilerletmiştik…

Odasına giren Beşiktaşlı oluyor demiştim.

Odasına giren Beşiktaşlı oluyor demiştim.

Kızıltepe ÇATOM’da seminer verdiğimiz gün geldi. 70 çocukla bir araya gelmiştik. Hepsi pırıl pırıl çocuklardı. O gün, tercih sonuçları da açıklanmıştı. Seminer bitince Tolga Abi çağırıp, “Seminer esnasında söylersem bayılma ihtimalin olduğu için şimdi söylüyorum, tercih sonuçları açıklanmış,” dedi. Çocuklara hediyelerini verip arabaya bindik, ve tercih sonucuna baktım, yerleşmiştim ama, pek hoşuma gitmemişti.

Yol boyunca hiç konuşamadım, boğazım düğümlenmişti. Valiliğe vardığımızda Tolga Abi biraz işinin olduğunu söyledi ve eve gitmeme izin verdi. Arabadan tam boynum bükük inecekken, durdurup alnımdan öptü ve “Sıkma canını, her işte bir hayır vardır, bundan sonra eminim güzel şeyler olacak.” dedi. Tolga Abi bana güven veriyordu. Arabadan indiğimde biraz toparlanmıştım.

O günün gecesi, çok kötü şeyler olmuş.

Ertesi günün sabahı heyecanla valiliğe giderken, otoparkta Tolga Abinin arabasını görüp “Bugün erken gelmiş, umarım ondan sonra geldim diye kızmaz” diye korkarak odasına çıktım. Önceki akşam yapacağımız etkinlik ve yarışmayla ilgili gelişmeler olmuştu, anlatmak için çok heyecanlıydım.

Odasına çıktığımda Tolga Abi odasında yoktu, ama arabası bahçedeydi, nerede acaba diye düşünürken koruması Serhat Abi ne yaptığımı sordu. Tolga Abiyi arıyorum, dedim. Yanımıza valiliğin basın danışmanı Vahap Abi geldi. Serhat Abi ona, “Berfin’e sen anlat durumu en iyisi” dedi ve gitti.

“Ne durumu? Ne oldu?” dedim. “Anlatıyorum ama sakin ol, lütfen.” dedi.

“Tolga Abini bir daha göremeyeceksin, buraya gelmeyecek.” dedi. Sonrasında anlattıklarını hatırlamıyorum çünkü dinlemedim. O an dünyam başıma yıkılmıştı. Telefonuma sarıldım, arayacaktım, “Arama onu, yazma da.” dedi. Nasıl olur, nerede diye düşünürken o abi gitti ve ben ne yapacağımı, nereye gideceğimi, kime gideceğimi bilmiyordum. Bahçeye inip öğle saatlerine kadar öylece oturdum. Tolga Abiyle tanıştığım gün hayatımın en güzel günü olmuştu ya hani, daha önce o gün heyecanlandığım kadar heyecanlanmamıştım diyordum ya, bu sefer, hayatımda daha önce hiç bu kadar ağlamamıştım.

Bir hafta sonra bir gelişme oldu, Tolga Abinin evinde olduğunu öğrendim. Eşini kaymakamlık makamında ziyaret etmeye gitmiştim annem babamla ama, Tolga Abi’yi görmeyi ne kadar çok istediğimi hissetmiş olmalı ki, bizi eve davet etti Canan Abla.

O gün, o berbat haftadan sonra tek dileğim gerçek olmuştu. Tolga Abiyi görmüştüm ve iyiydi. Ama işimizin devam etmeyeceğini söyledi. İşlerin bir önemi yoktu. Tolga Abi evindeydi.

Her şeyin bittiğinin zaten farkındaydım, ama Tolga Abinin iyi olması bana yetiyordu. Yanından ayrıldığımda, kendisine her şey için, bana yaşattığı müthiş 2 ay için teşekkür ettim. Son kez sarıldım ve eve döndüm. Şimdilerde ne zaman valiliğin önünden geçsem duygulanırım, artık içinde Tolga Abi yoktu ama çok güzel günler geçirmiştim orada. Etkinliklere ve planlanan seminerlere gelirsek, onlar da iptal olmuştu ama, iptal olmasa bile Tolga Abi ve onun enerjisi olmadan hiçbir şey yapma isteğim yoktu. Dünyamın tam ortasına koca bir meteor düşmüştü, ama olsun, öncesinde Tolga Abi zaten dünyama bir talih yıldızı gibi girmişti ve onun yeri hala aynıydı.

O gün, arabadan indiğimde güzel şeyler olacak demişti. Kötü şeyler oldu. Ama benim inancım o kadar kuvvetli ki, Tolga Abinin bahsettiği o güzel şeyler de olmaya devam edecek. İçimde çok büyük bir umut var ve o umudun kaynağı Tolga Abi. Tıpkı Mardin’de dokunduğu her yer, çaldığı her kapı, tanıştığı her insana verdiği gibi bana da büyük bir umut vermişti. Bu umudu Mardin’e yayma görevine bu günden sonra ben de ortak olma kararı almıştım. Tolga Abi her işten sonra, “Mardin’de güzel şeyler oluyor.” derdi.

Halbuki Mardin’de olan en güzel şey; Tolga Abi’nin 29 Eylül 2014’de Mardin Vali Yardımcılığına atanmasıydı.

Mardin insanı böyle bir vali gördüğü için çok şanslıydı. Bakın herkes çok seviyordu derken laf olsun diye demiyorum, kendisinin iyi olduğunu öğrenen kadınlar köylerde tandır ekmeği dağıtmış sevinçten… Öyle bir sevgi.

Bir keresinde trafik ışıklarında mendil satan bir çocukla arkadaş olmuş, telefon numarasını vermiş, ailesiyle görüşmüştü Tolga Abi. Evlerini de beraber ziyaret etmiştik.

Bu çocuk, Tolga Abi’nin yardım eli uzattığı yüzlerce insandan sadece biriydi.

image

 

Dolu dolu geçmiş tam 2 yıl… Dünya, böyle güzel insanların hatrına dönüyor.

image

 

Bu arada, Tolga Abi’yi ilk gördüğüm gün, bana verdiği Beşiktaş tişörtü hala bende. Ne zaman Beşiktaş maçı olsa forma değil de o tişörtü giyerim. Her maç esnasında da kazanmamız için dua ederken daha çok, Tolga Abi sevinecek diye kazanmamızı isterim. Böyle bir sevgi.

Posted by Berfin Dağ

"Evren kadar atomdan oluşan ve evrende bir atom kadar olanım."

8 Yorum

  1. Şu uzay meselelerini halledip aldırsana bizi yanına eş dost kontenjanından;)

    Cevapla

  2. Çok etkili,samimi ve içten bir makale.

    Cevapla

  3. Berfin yine harika bir yazı olmuş. Öyle bir anlattın ki içimden Tolga abiyle tanışmak geldi, zaten çalışmalarını çalışmalarınızı okumuştum ama böyle iyi bir insan olduğunu şimdi öğrendim. Peki neden Valilikten ayrılmış?

    Cevapla

  4. Av. Erol ORTAKAYA Eylül 6, 2016 at 9:03 am

    Yazı ve anlatım çok güzel. Doğrusu etkilendim ve heyecanlandım. Sayın İsmet ERSÖZ dostumun ısrarlı tavsiye ve telkini olmasa asla okumaz okuyamazdım. Çünkü acil bir temyiz dilekçesi yazmam lazım.Zaman çok sınırlı. Ama iyi kide tavsiye etmiş. Hem stresimi aldı, hem beni duygulandırdı. Sahi sayın Vali Yardımcısına ne olmuş, tayin mi, el çektirme mi, görevden ihraç mı, ve neden?

    Cevapla

    1. Önce açığa alınıp ardından ihraç edildi, sebebini bilmiyorum ama bunu haketmediğinden eminiz. Güzel yorumunuz için de teşekkür ederim.

      Cevapla

  5. Tolga Kamil Ersöz Eylül 6, 2016 at 11:44 pm

    “Heh şimdi rahatladım, artık kişisel bir asistanım var, tüm işleri yıkarım sırtına kendim rahat ederim, oooh mis” derken olanlara gel :))

    Canımın içi Berfin
    Güzel yüzlü, güzel Saçlı, güzel gözlü kardeşim
    Bir tek şey biliyorum olan her şeyin bi yerinin mutlaka güzel olduğu
    Dramların en kötüsü ve zavallısı insanın kendine acıması, dayanma gücünü kuvvetini ve en önemlisi güler yüzünü yitirmesi..
    Biz bunları kaybetme hakkımızın olacağı hiç bir şey yaşamadık, hayat süper devam ediyor
    Doğduğumuzda elimizde olmayan, yaşarken hasbelkader sahip olduğumuz şeyleri Hayatımızın temel gayesi yapacak kadar Şaşkın olmamalı 🙂
    Makamlar mevkiler meslekler bugün gelir yarın gider sonra yine gelir
    Hayattaki en önemli kariyer “iyi insan olma” kariyeri, kalan hepsi bunun yancısı olabilir en fazla
    Bu kariyer için Çalışmaya, iyi Olmayı istemeye ve bunun hiç bir zaman bitmeyeceğine inanmaya devam
    Iyi olalım iyi kalalım

    Cevapla

    1. Abim.. Siz insanların hayatlarına dokunarak onları mutlu edip, el uzatıp, onları dinleyip her dediklerine kulak verip elinizden geleni yapıyorsunuz ya hani; o tüm dualar siz her şeyin en iyisini hakediyorsunuz diyedir, ve elbet yerini bulur… Ben dahil bir çok insan, “iyi insan” olma temellerini sizden öğrenmiştir. “Bizim derdimiz, insanlar iyi olsun yüzler gülsün diyedir, ve bu derdi çok seviyoruz.” derdiniz, bunun için çalışmaya devam tabii ki. İnanmaya devam. İyi ki varsınız.

      (Bu arada zaten az yorulmadım hani birazcık bile rahat etmediniz mi ya :D)

      Cevapla

  6. […] yılın 10. günü. Tolga Abimin doğduğu gün. Ne tesadüftür ki, umudun da doğduğu gün. Kızı, Umut. Ne kadar hoş bir […]

    Cevapla

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir