Ben küçükken; annem, babam ve abimle aynı odada uyurdum. Tam olarak hatırlayamamakla birlikte ilkokul 3. veya 4. sınıf öğrencisi olduğumu tahmin ediyorum. Yaklaşık 9-10 yaşındayım işte… Uyku vakti gelip herkes yataklara girdiğinde ben uyuyamazdım.

Uykumun bir türlü gelmediği o an yatakta dönüp durur, sürekli söylenirdim. Annem de bana her seferinde, sessiz olup gözlerimi kapatmamı, vakti gelince uykumun geleceğini söylerdi. Gözlerimi kapatıp dakikalarca beklerdim ama o uyku ben onun gelişini düşündükçe katiyen gelmezdi. Bu durumla baş etmem zorlaşmıştı, çünkü uyumayınca gevezelik yapıyor, abimi de rahatsız edip annemin uyanmasına sebep oluyor ve bir ton azar işitiyordum. Tabii, bu olaylar esnasında babam daima mışıl mışıl uyuyor oluyordu. Uyku esnasındaki gamsızlık seviyesini nitelemeye çalışsam; o an abimle deli gibi kavga edip onu uyandırsak kafasını çevirip bakmayacak kadar diyebilirim, çünkü yaşandı bu…
Her neyse.
Bir gece, yine uyumakta zorlanırken annem “Uyu artık.” diye kızmıştı. Ben de, “Uyuyamıyorum sürekli kafamda bir şeyler dönüyor!” dedim. O da bana “Hiçbir şey düşünme, hiçbir şey. Ancak o zaman uyursun.” dedi. O an o kadar parlak bir fikir gibi gelmişti ki, hevesle gözlerimi kapattım.
Annemin söylediği şeyin uyumamı daha da zorlaştıracağını, hatta günlerce bunu düşünüp duracağımı anlamam kısa sürmedi.
Gözlerimi kapattıktan sonra kendimi “hiçbir şey” düşünmemeye programlamıştım. Dakikalarca bekledim ama ardından, hiçbir şey düşünmemeye çalışırken bile, “hiçbir şey düşünmeme” eylemini düşündüğümü fark ettim.

– oh be, şu an hiçbir şey düşünmüyorum..

– hiçbir şey düşünmediğimi düşünüyorum lan galiba.

– hiçbir şey düşünmediğimi düşündüğümü düşünüyorum ama?!

– hiçbir şey düşünmediğimi düşündüğümü düşünüyorumu düşünüyorum şimdi de..

– aağğh çıldırıcam!

Bu paradoksla birkaç dakika savaştıktan sonra kalkıp anneme; “Nasıl hiçbir şey düşünmeyeceğim? Nasıl olacak?” diye sordum. Yarı uykulu haliyle bana “Kapalı bir televizyon düşün. Ekranında hiçbir şey olmasın.” dedi. Annem işimi zorlaştırmaktan başka bir şey yapmıyordu. Söylediği şeyi de denedim. Kafamda bir televizyon tasarladım ve açma düğmesine basmamak için zihnimi tembihledim. Ama imkansızdı! Karşımda bir televizyon olduğunu düşünüyordum ve zihnim, ekranında görüntü yaratmamak için uğraşıyordu. O an, dünyanın en zor şeyinin, hiçbir şey düşünmemek olduğunu keşfetmiştim. Teşekkürler anne.

Bunca yıl sonra bu durumun tekrar aklıma gelmesinin, ve bunu yazıya dökmek istememin sebebi; son zamanlarda sık sık, hiçbir şey düşünememeyi dilemem ve bunun için uğraşmamdır. Sanırım şimdi bu durum sadece uykumu değil günlük yaşantımda bir çok işimi aksatıyor. Bu duruma bir çözüm bulmak için, araştırma yapmaya karar verdim ve sonuçlarını sizlerle paylaşmak istedim.

Öncelikle, bu sorunu yaşayan çok fazla insan olduğunu gördüm. Tahmin ediyorum ki herkes en az bir kere bunun için uğraşmıştır. Araştırmalarım sonucunda insanların, ne kadar uğraşırsa uğraşsın, buna bir çözüm bulamadığını fark ettim. Hiçbir kaynakta bu soruna dair kesin bir çözüm yoktu, tabii biri hariç.

Meditasyon. Çoğu yerde insanlar meditasyon yapmayı öneriyor ve kesin bir çözüm olduğunu öne sürüyordu. Ben de merak edip bu meditasyonun nasıl yapıldığına ve nasıl sonuç verdiğine baktım. Bir kaynakta şu şekilde anlatılıyordu;

Meditasyon yaparken dikkat edilecek en önemli kural, düşünmemeye çalışmaktır. Konuya fazla girmeden özetleyecek olursak, her gün sabah ve akşam, ortalama yirmi dakika süre ile meditasyon yapılır ve bu süre içinde hiçbir şey düşünmemeye çalışılır. Yirmi dakika boyunca hiçbir şey düşünmemeye elbette imkân yok. Akıl bir yerlere kayar gider. Bir şey düşünmeye başladığımızı fark ettiğimizde yapmamız gereken, “Senin işin düşünmek değil düşünmemek” diyerek tekrar zihinsel suskunluk haline geri dönmektir. Bu düşünme-düşünmeme gidiş gelişleri sırasında zihin bir boşluk anı yakalar ve dinlenir. Seans bittiğinde kişi kendini daha zinde hisseder. İlk başlarda kendinize gürültüsüz, kendinizi huzurda hissettiğiniz bir alan oluşturarak başlamalısınız. Sonraları her an, her durumda meditasyon yapabilmeyi başarırsınız. Emek ve çaba isteyen 21 günlük çalışma artık sizin en güzel alışkanlığınız olarak size geri döner. Bilinçli meditasyon yapmanın keyfini çıkarırsınız.

Bunu okuduktan sonra, pek mantıklı bulmadım. Zaten bizim sorunumuz “hiçbir şey düşünmemeye” çalışırken, daha çok uğraşıyor olmamız değil miydi? Bu işin bir çözümü varsa bizi asıl sorundan uzaklaştırabilmeliydi. Yani bu sorun, hiçbir şeyi düşünmeye çalışarak çözülemezdi.

Bu meditasyon tekniği çocukken yaşadığım zorluğu beraberinde getirecekti. Ardından, bir çok farklı meditasyon tekniği olduğunu öğrendim ve hepsi aynı yönteme çıkıyordu: zihni dinlendirmek. Bu konuya yazının sonunda geri döneceğim.

Beyinle ilgili araştırmalarımdan sonra, insan bilincinin açık olduğu sürece “düşünmemek” gibi bir şeyin imkansız olduğu sonucuna vardım. Çünkü düşünmek, çok az sıklıkla istemli yapılan bir eylemdir. Beyniniz, aktif olduğu sürece bir şeyleri algılamaya ve yorumlamaya programlıdır. Siz farkında olmasanız bile, beyin sürekli bir şeyleri inceler. Zaten, günlük hayatınızda görmediğiniz nesnelerin, kişilerin, olayların ve kavramların rüyalarınızda sizi buluyor olması da bundan kaynaklıdır. Sizin yönetmenize ihtiyaç duymadan beyniniz aklınıza gelemeyecek şeyleri bile kendince inceler ve bu inceleme sonucu beyninizde yer eden şeyler, bilinç altını oluşturur. Bilinç altı tabirinden de anlaşılacağı üzere, sizin bilinciniz dışında kaydedilen şeyler bilinç altına yerleşir. Beyin uyku halinde bile çalışıyor olduğundan ve uyku esnasında sizin bilinciniz tarafından kontrol edilmediğinden dolayı bilinç altındaki düşünceler kendini göstermeye başlıyor olabilir.

Yani beyin aktif olduğu sürece siz onu durduramazsınız. Çünkü sizin bilinçli oluşturduğunuz düşünceler dışında bilinciniz dışında oluşan düşünceler hep var olacaktır. Bunu durdurmak da, tıpkı bir bilgisayarın fişini çekmek gibi, ancak beyin ölümüyle gerçekleşebilir. Beyindeki veri iletimi uykuda veya baygınlık esnasında bile durdurulamaz.

Hiçbir şey düşünmemeyi, hayatta olduğumuz sürece durduramayacağımızı anladığımıza göre, sorunumuzun çıkış noktasına dönelim. Hiçbir şey düşünmemeye ihtiyaç duyduğumuz anlarda düşünmeyi durduramıyorsak, ne yapmalıyız? 

Daha hafif şeyler düşünebilirsiniz. Düşünmesi zor olmayan ve düşündükçe rahatlatan şeyler…

Bana göre asıl meditasyon budur. Zihni zorlamadan, tam aksine zihni zorlayan şeyleri bir süreliğine dondurmak ve huzur veren şeyler düşünmek gibi. Dondurmak dedim de… Sıcak yaz gününde dilim damağım kurumuş halde bir dondurma yediğim an canlandı gözümde. Dondurmanın tadını aldığım ve içimi serinlettiği anı düşünürken bile huzur doldum.

Demek istediğim buydu.

Günlük hayatınızda işleriniz çok yoğun ve sıkıcıysa, gün içinde “huzur veren şeyler” düşünmek için vakit ayırın kendinize. Gün sonunda güzel bir duş alıp, en rahat pijamalarınızı giyip rahat bir pozisyonda en sakin ve huzurlu olduğunuz anları düşünebilirsiniz. Ben denedim, inanın dünya bir kaç dakikalığına güzelleşiyor.

Kısacası, beyninizi susturmanız imkansız olsa da onu yoran şeyleri susturmanız mümkün. Onu ara ara dinlendirmeyi deneyebilirsiniz. Bilinciniz dahilindeki her düşüncenin ipleri sizin elinizde, onlara ihtiyacınız yoksa kurtulun! Bunlar önemli detaylar ise bir süre susturabilmeniz ve daha güzel düşüncelerle bastırmanız sizi mutlu edecektir.

Başarı ve huzur dilerim.

 

Posted by Berfin Dağ

"Evren kadar atomdan oluşan ve evrende bir atom kadar olanım."

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir