3 haftalık antiviral sosyal izolasyon nasıl geçer?

Merhabalar! Bana kendimi kelimenin tam anlamıyla “blogger” hissettirecek bir yazıyı en son ne zaman yazdım hatırlamıyorum, fakat o anlardan biri tam şu an. Bu yazımı, 16 Mart Pazartesi gününden itibaren başlayacak ve 3 hafta sürecek olan ara için yazıyorum. Buna tatil demek istemiyorum çünkü bu salgına karşı verilen bir ara ve tatil kelimesinin içerisine yükleyebileceğimiz birçok aktiviteye yer verilmemesi gerekiyor. Ben de, salgını yavaşlatmak için “sosyal izolasyon” olacak bu süreçte sosyal etkileşimde bulunmadan vaktinizi verimli ve sıkılmadan geçirmeniz için kendi önerilerimi yazdım.

Bir moleküler biyolog adayı olarak, uzmanlaşmak için İmmünoloji, Viroloji veya Mikrobiyoloji alanlarını düşünmesem de, üç buçuk senelik eğitimime dayanarak medyada dolanan haberlerin veya söylemlerin ne kadarının gerçekçi, ne kadarının saçma olduğunu anlayabildiğimi düşünüyorum. Ayrıca alanıma olan saygımdan ötürü de, bu konuda yayınlanan güncel makaleleri ve çalışmaların da takipçisi olmaya çalışıyorum. Bu nedenle sürece dair önerilerime geçmeden önce sosyal izolasyon koşullarını nasıl sağlayacağımıza dair birkaç önemli noktayı tekrar tekrar hatırlatmak istiyorum.

Her şeyden önce, virüs gezmez, taşınır. 

Virüs bir yüzeye tutunarak A noktasından B noktasına taşınır. Bu yüzey canlı veya cansız olabilir. Bu nedenle sadece insanlarla değil, toplumda ortak kullanılan her yüzeyle teması en aza indirmeli ve temasın ardından ellerimizi başka bir yere (kendi üzerimizde, özellikle yüzümüze) sürmekten kaçınmalı ve elimize bulaşmış olabilecek virüsten arınmak için sık sık elimizi yıkamalı veya mümkün değilse başka yollarla temizlemeliyiz. Bunu alkol içeren dezenfektanlar, kolonyalar ile yapabilsek de en verimli yol sabun kullanmaktır. Salgınların tamamında, en önemli kural budur. Ayrıca bu günden itibaren hepimizin üzerimizde veya vücudumuzda virüsü taşıyormuşçasına dikkatli yaşamamız gerekiyor, bunu bir başka insana veya yüzeye aktarmamak gerekiyor. Bunun dışında yapılması gereken elbette birçok başka şey de var fakat eminim ki medyada bu kurallara sık sık rastlıyoruz. Benim amacım da salgına dair bilgi vermekten çok, hepimiz artık bunları bildiğimiz için ve evde kalacağımız için (böyle umuyorum) bu süreçte size evde yapılabilecek aktivite önerileri vermek.

Evden çıkmayın!

Okulların eğitime ara vermesi ve sosyal alanların çoğunun kapatılması, bazı etkinliklerin ertelenmesi (keşke hepsi kapatılsa ve ertelense) ile önümüzde evde geçirmemiz gereken 3 hafta bekliyor. Bu süreçte birçok öğrencinin okuduğu şehirden memleketine gittiğini biliyoruz. Anne babanızla, dedenizle, anneannenizle tokalaşmamalı, onlara sarılmamalı, yakın durmamalısınız. Çantalarınızı alkollü-deterjanlı temizlik ürünleri ile silmeden, kıyafetlerinizi 60-90 derecede yıkamadan eve yerleştirmemelisiniz. Evdeki ilk gününüzden sonra kendi kendinize ve ailenize karantina ortamı yaratmanız gerekiyor. Evden, ciddi anlamda, çıkmamalısınız. Bulunduğunuz ortamı mümkün olduğunca terk etmemeli, çıkmanız gerekse bile kalabalık ortamlardan veya herhangi biriyle yakın temas kurmaktan kesinlikle kaçınmalısınız.

Bu durumda, önümüze ailemizle evde bile yakın temas kurmayacağımız, her gün temizlik yapacağımız, resmen sokağa çıkma yasağı halinde yaşayacağımız 3 hafta bizi bekliyor. Hatta muhtemelen bir sokağa çıkma yasağı da bizi bekliyor. Bu süre 3 haftadan uzun da olabilir, bunu bilemiyoruz, tek bildiğimiz şey bu sürenin duvarları izleyerek geçemeyeceği.

Evde ne yapabiliriz?

Yoğunluktan zaman ayıramadığımız birçok şeyi yapmaya başlamak için güzel bir fırsatımız var. Okumak istediğimiz kitaplar, dergiler, izlemek istediğimiz filmler belgeseller ve diziler, almak istediğimiz online dersler, oynamak istediğimiz oyunlar vs… Benim son zamanlarda çok sevdiğim ve tavsiye etmek istediğim diziler, filmler, kitaplar var ama bunların yanı sıra vaktimi verimli geçirmek ve öğrenmeye devam etmek için de planlarım var. Benim önerilerim dışında, sosyal medyada gördüğüm ve faydalı olacağını düşündüğüm şeyler de oldu, bunları da sizinle paylaşmak istedim.

Kitaplar

Şu son dönemde o kadar güzel kitaplar okudum ki hepsini önermekle kalmayıp hepinize tek tek hediye edebilsem keşke.

Sonsuzluğun Kıyıları

İlk olarak, bana doğum günümde hediye edilen ve çok akıcı bir kitaptan söz etmek istiyorum; TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları serisinden Adrian Berry-Sonsuzluğun Kıyıları. Bu kitap, “Bilim Dünyasından Şaşırtıcı Ama Gerçek Öyküler” alt başlığı ile bilim tarihine ve bilim insanlarına dair çok kısa hikayelerden oluşuyor. Bu hikayeler, gerçekten yaşanmış hikayeler veya o dönemde dönen söylentilerden oluşuyor. Bilim dünyasına veya çokça tanıdığımız bilim insanlarına dair çok da bilinmeyen, kısa ve sürükleyici hikayeler ile benim için tam bir başucu kitabı oldu.

Bendeki kitap ciltli ve biraz ağır olduğu için odamda tutuyorum ve sabah uyandığımda veya uyumadan önce buradan bir-iki hikaye okumaktan çok zevk alıyorum. Şunu eklemeliyim ki, bu kitap bir bilim kitabı değil ve size bir şeyler öğretmeyi amaçlamıyor. Kitapta rivayetlere de yer veriliyor. Orijinal ismi “Galileo and the dolphins” (Galileo ve Yunuslar) olan kitap, bu ismini kitaptaki ilk hikayeden alıyor. Bu hikayede Galileo ve yunus sembolünün birbiriyle ilişkisine değiniliyor. Kitabı ben henüz bitirmedim, fakat bulabilirseniz seveceğinizi düşünüyorum. E-kitap halini de bulabilirsiniz.

Felsefenin Kısa Tarihi

Başucu kitabı değil de asansörde, tuvalette, ders arasında veya yolda yürürken bile okuduğum çok akıcı, öğretici, aydınlatıcı ve okuduğum en güzel kitaplardan biri olan kitaptan söz etmek istiyorum; Nigel Warburton‘ın kaleme aldığı Felsefenin Kısa Tarihi. Bu kitap, tarihteki önemli filozofları kronolojik olarak tanıtıyor ve önemli düşüncelerini özetliyor. Bu kitabın en sevdiğim yanı anlaşılır olması, daha önce sosyal bilimler üzerine kitap okuduğumda bir cümleyi anlamam dakikalar alıyordu fakat bu kitapta aynı konular daha anlaşılır örneklerle desteklenerek anlatılıyor.

Ayrıca tüm filozoflar birbirleriyle olan ilişkileriyle birlikte tanıtılıyor ve buna bayılıyorum. Eğer felsefeye dair çok geniş bir bilginiz yoksa ve bir yerden başlamak istiyorsanız bu kitabı şiddetle öneriyorum, hatta felsefeyle ilgilenmiyorsanız da öneriyorum çünkü sevileceğinden neredeyse eminim. Bu kitabı okurken düşünceleri ilgimi çeken ve en çok merak uyandıran filozofları not ediyorum ve daha sonra kendi kitaplarını okumayı, daha derin araştırmayı planlıyorum. Bu kitabı ben bitirdim ve şu an bulmak ve satın almak çok kolay.

Matematiğim Kısa Tarihi

Felsefenin Kısa Tarihi kitabına çok benzer olan bir diğer önerim ise Ian Stewart‘dan Matematiğin Kısa Tarihi. Bu kitap da kısaca Matematiğin doğuşundan, ilerleyişinden ve teoremlerin arka planından söz ederek önemli Matematikçileri ve Matematikteki mihenk taşı denebilecek önemli keşifleri anlatıyor. Bu kitaba birkaç gün önce başladım ve çok akıcı ilerlediğini söyleyebilirim, ayrıca hem genel kültür açısından hem de Matematiğe bakış açımızı değiştirmesi açısından çok güzel bir kaynak olabileceğini düşünüyorum. Bitirince düşüncelerimi daha detaylı paylaşabilirim.

Tanrıların Tohumu

Bilimkurgu severlere iki kitap önerim var, bunları da geçtiğimiz aylarda arka arkaya okumuştum. İlki, H.G. Wells’den Tanrıların Tohumu. İki profesörün insan gelişimindeki bug’ı bulması ve bunun üzerine süper-insan geliştirmek üzerine ürettikleri “tohum”, nam-ı diğer Herakleophorbia’nın yarattığı kaosu konu alıyor. Bu hikayenin GDO, yani genetiği değiştirilmiş organizmaların üretilmesinden önce yazılmış olması ise pek tatlı bir detay. Kitapta kullanılan tohuma benzer olarak biyolojik gelişim sınırlarını aşan, yaşam süresini etkileyen biyoteknolojik bir ürünün üzerine günümüzde bile hala kafa yorulduğunu eklemek gerek. Kaos severlere önerilir.

Kızıl Yıldız

Bir diğer kitap ise sadece konusunu bile duyduğumda “Eee yok artık” dediğim bir bilimkurgu kitabı; Aleksandr Bogdanov’dan Kızıl Yıldız. İsminden anlaşılacağı üzere sosyalizm ateşiyle yanan kitap, Marslıları konu alıyor. Mars’ın sosyalist bir uygarlığı anlatıyor. Uzay fethi, sanayileşme, sosyalizm, teknolojik atılım, Dünyalılar vs Marslılar derken oldukça ilginç bir konusu olduğunu anlatabildim sanırım. Kitap 1908 yılında ilk basımını veriyor ve bununla birlikte kendinden sonra gelen bilim kurgu eserlerine çok büyük bir ilham veriyor. Yazıldığı tarihe göre, öngörüleri ve doğal kaynakların tükenmesi, insanlı uzun uzay yolculuğu, gıda kaynaklarının tükenmesi gibi olası problemlere karşı değindiği bilimsel detaylar sizi gerçekten çok şaşırtacak türden. Kitaptan bir alıntıyla;

Hayat daha düzgün ve daha uyumlu oldukça hayatın kaçınılmaz uyumsuzlukları da daha acı verici oluyor.

Evrimsel Tıbbın İlkeleri

Yaşam bilimleri ve sağlık alanında okuyan öğrenciler için kesinlikle okunması gereken son bir kitapla bu kısımdaki önerilerimi bitirmek istiyorum yoksa uzadıkça uzayacak. Bu efsane harika ötesi kitap, bir ders kitabı olarak da kullanılabilen ve Palme Yayınları’ndan çıkan, yazarları Peter Gluckman, Alan Beedle ve Mark Hanson olan “Evrimsel Tıbbın İlkeleri” kitabı.

Tıbbi bilgilerimizin arkasındaki evrimsel biyolojiyi keşfetmek için son derece güzel bir kitap, keşke bunu herkese önerebilseydim fakat kitap bir biyoloji temeli gerektiriyor ve bu nedenle üniversitede bu bölümlerde okuyanların çok daha rahat anlayacağını ve çevresini bilgilendirirken kullanabileceğini düşünüyorum. Özellikle toplumda yanlış bilinen birçok sağlık konusunu ele alıyor ve bu kitaptan yola çıkarak çevremizi aydınlatmak biz yaşam bilimcilere veya sağlık bilimcilere düşüyor.

İzlemelik

Filmler

Muhtemelen birçoğumuz bu eve kapanma döneminde çokça film ve dizi izleyecek. Eğer zevklerimiz benzerse, izlediklerinize benim önerilerimi de ekleyebilirsiniz. Ben film seçerken çok titiz davranıyorum (ön yargılıyım demenin bir diğer yolu). Aksiyon, korku, romantik komedi, sadece komedi vb filmlerini sevemiyorum ve bir filmden yüksek oranda öğreticilik bekliyorum. Bu nedenle tarih, biyografi gibi tek bir karaktere veya tek bir mesaja odaklanan filmleri daha çok seviyorum. Son zamanlarda izlediğim ve çok sevdiğim biyografi filmleri şu şekilde;

  1. Rüzgarı Dizginleyen Çocuk (The Boy Who Harnessed the Wind, 2019), bir biyografi ve drama filmi.
  2. Bir viral salgın filmi olan ve tarihteki salgınlara dair görece az daha bilgisiz olan insanlara “Oha, Corona Virüsünü yıllar önce tahmin etmişler” dedirten Contagion. İçinde Matt Damon var. (Benim gibi içinde Matt Damon olunca izleme isteği artanlar için verdim bu detayı.)
  3. Jojo Rabbit! Bu filmi 3 kere izlemek zorunda kaldım çünkü benden sonra izleyen aile bireylerime eşlik ettim istemsiz. 3 kere izlemezseniz çok tatlı bir film. 2019 yapımı dram ve komedi filmi, Nazi Almanyasında geçiyor. Filmin ana karakteri olan Jojo ve hayali arkadaşı olan Adolf Hitler’i (wow süper) izliyorsunuz. Gerçekten ilginç bir senaryosu ve garip hissettiren bir görselliği var. Bazı yerlerinde sıkılsam da 3 kere izlememden kaynaklı olduğu için sıkıcı olduğunu söylemeye vicdanım el vermiyor. “Üzülsem mi gülsem mi” diye arada kalmayı sevenlere önerilir!
  4. Herhalde izlemeyen çok az insan kalmıştır ama en sevdiklerimden biri olduğu için söylemeden edemeyeceğim; The Imitation Game.
Diziler

Çok film izleyen biri olmadığım için size son zamanlarda bağımlı gibi izlediğim bir diziden söz etmek istiyorum, bir Netflix dizisi olan “Anne with an E.”. Okuyacağınızı bilsem sırf dizi üzerine 4-5 yazı yazarım, içimden geçen o kadar çok şey var ki… Bunları tartışacağım arkadaşım da yok çevremde, o nedenle izleyip de benim gibi seven olursa üzerine derin sohbetler edebiliriz.

Anne, 19. yüzyılın sonlarında Kanada’da yaşamış olan bir karakter. Bu karakter yeni değil, onu Lucy Maud Montgomery’nin 1908 yılında yazdığı Anne of Green Gables romanından beri tanıyoruz. Anne aslında kendi zamanında harikalar diyarındaki Alice kadar ünlü olan bir karakter. Kitabın ardından farklı dönemlerde dizileri ve filmleri çekilmiş, devam kitapları yazılmış. Ben hepsini inceledim ama sanırım cast açısından Anne’i en güzel yansıtan kişi Netflix serisindeki Amybeth McNulty olmuş.

Anne deli dolu, edebiyatla ve romantizmle yaşayan, çok okuyan, doğaya aşık yetim bir kız. Macerası ise bir yere ait olmaya çalışarak hayatı öğrenmesi ile başlıyor. Tatlı, yer yer güldüren, yer yer ağlatan bir dizi izlemek istiyorsanız kesinlikle tavsiye ediyorum. Ben hayatıma eşlik ediyormuş gibi hissettiren karakterlere bayılıyorum ve diziyi bitirdiğimden beri Anne’e dair okumalar yapmaya devam ediyorum. Ayrıca dizinin sinematografisi de bayağı ilgin çekici. 4. sezonun iptal edilmesi ve dizinin devam etmemesi çok sinir bozucu ama kısa dizi izlemek isteyenler için 3 sezon gayet iyi.

Yeni başladığım bir dizi ise Outlander. Sadece birkaç bölüm izledim ama sürükleyici bir dizi şu ana kadar, merakla ilerliyorum ve bir sonraki bölümü izleyene kadar gerçekten heyecanlanıyorum. Bu dizi de yine bir kitaptan uyarlanmış ve zaman yolculuğu yapabilen ve bunu sonradan fark eden bir karakter etrafında dönüyor.

Bunun dışında izleyip bitirdiğim diziler arasında çok sevdiğim ve eğlenerek izlediğim Sex Education’ı ve çok kısa bir mini dizi olan Alias Grace‘i de izlemeyenlere tavsiye ederim.

Online Sanat Koleksiyonları ve Müzeler

Bazı müzeler, online turlar hazırlamış. Global karantina süreci için bu linkler herkesle paylaşılmış. Bunu Twitter’da duydum, bu linkleri ve devamını içeren tweeti aşağıya ekliyorum. Eklediğim tweetin altında devamı olduğunu unutmayın, ilk tweetten ibaret değil. Linke tıklayarak tweet’e ulaşabilirsiniz;

Google’ın Arts & Culture hizmeti ile yüzyıllara ve konumlara göre tarihi yapıları inceleyebiliyorsunuz. Ayrıca sanat eserleri üzerine çok bilgilendirici blog yazılarını da içeriyor. Bu linkten ulaşabilirsiniz.

Ayrıca Viyana Devlet Operası da opera ve bale gösterilerini 2 Nisan 2020’ye kadar ücretsiz erişime açtı. Viyana Devlet Operası’nın yayınlarını staatsoperlive.com adresinden kayıt olarak izleyebiliyormuşuz.

Bloglar

En son İstanbul ziyaretimde İstanbul’daki tarihi köşklere ilgi duymaya başlamıştım, hepsinin kendine ait hikayesi olan bir ismi vardı veya sahibinin ismini taşıyordu. Neredeyse tüm tarihi köşkler, külliyeler, yalılar, şatolar ve kasırlar ile ilgili bilgiler bulabileceğiniz bir blog önerisi; http://www.turanakinci.com/

Ayrıca bu izolasyon sürecinin benim için en güzel yanlarından biri, uzun zamandır bitirmek istediğim Evrim Ağacı makale arşivini bitirebilmek oldu. Konu başlıklarına göre ayrılmış ve en temel süreçlerden en spesifik bilgileriyle evrimsel biyolojiye dair birçok içeriği bulabildiğimiz makale arşivini yıllar önce okumaya başlamış, sürekli ertelediğim için ilerleyememiştim. Evrim Ağacı‘nın artık bir mobil uygulaması da olduğu için bu içerikleri daha rahat okuyabiliyoruz. Kesinlikle öneriyorum.

Ayrıca Bilimfili.com‘u da önermesem olmaz. Hatta bir haber vereyim, eskiden yazarlık yaptığım Bilimfili için bu yaz itibari ile tekrar içerik üretmeye başlayacağım!

Yeni keşfettiğim ve çok faydalı bulduğum, önermek istediğim bir diğer blog ise Bir Genetikçinin Dünyası. Moleküler Biyoloji ve Genetik okumayı düşünenler veya okuyanlar için faydalı birçok bilgi içeriyor.

Online Dersler ve Eğitim İçerikleri

Geldik benim için en heyecan verici kısma. Online dersler! Okulundan neredeyse hiç verim almayan ve öğrendiği birçok şeyi online dersler alarak öğrenen biri olarak, bu dönemde de daha önce başladığım ve bitirmeyi hedeflediğim çok ders var. Ayrıca vaktim olursa başlamak istediğim de çok fazla ders var. Önce online ders alabileceğiniz platformları sıralayıp, ardından kendi aldığım ve almak istediğim derslerden söz edeceğim.

Herkese açık, ücretsiz, Türkçe çeviri içerik de bulabileceğiniz dersler ve ders platformları;

  • Coursera
  • EdX
  • Udemy
  • KhanAcademy
  • Codeacademy
  • MIT Open Courseware
  • İlker Birbil ve Utku Karaca’dan Türkçe Makine Öğrenmesi dersi
  • Kaan Öztürk’ten Phyton dersleri; bu ara Phyton öğrenmek için muhteşem bir fırsat. Hangi alanda çalışırsanız çalışın sahip olmanızda büyük fayda olacak becerilerden biri. Listede üstte yer alan platformlarda da Phyton kursları bulabilirsiniz.
  • Canım arkadaşım Arda Mavi’den Derin Öğrenme dersleri
  • 5. sınıftan 12. sınıfa kadar öğrencilere her gün online derslerini açan TİNK Koleji dersleri için katılım formu
  • Dünyanın en iyi üniversitelerinin farklı alanlarda herkese açık olan 450 online dersi
Bu platformlarda benim daha önce aldığım ve sıkılmadan bitirdiğim dersler;
  1. Astrobiology and the Search for Extraterrestrial Life – Coursera
  2. Origins – Formation of the Universe, Solar System, Earth and Life – Coursera, bu biraz uzun bir ders ama tamamını bitirmek zorunda değilsiniz, ilginizi en çok çeken konuları dinleyebilirsiniz çünkü anlatımı çok güzel olan ve görsel olarak iyi desteklenen bir ders içeriği var.

  3. Introduction to Programming with MATLAB – Coursera, ben MATLAB kullanmayı bu ders ile öğrendim. Tam yetkinlik kazandırmıyor çünkü başlangıç dersi ama buradan öğrendiklerinize siz eklemeler yapabiliyorsunuz çünkü size kendi kendinize nasıl öğreneceğinizi de öğretiyor.

Yeni başladığım dersler;
  1. Case Studies in Functional Genomics (Harvard) – EdX
  2. Introduction to Mathematical Thinking (Stanford) – Coursera
  3. Critical Thinking & Problem Solving (Rochester Institute of Technology) – EdX

Özellikle Mathematical Thinking veya Critical Thinking dersleri çok ilgimi çekiyor çünkü bu konuda bir eksikliğim olduğunu hissediyorum, bu dersleri arayıp bulduğumda ilk fırsatta bitirmeye çok kararlıydım ve bu 3 haftalık arayı bunun için kullanabileceğim için de mutluyum aslında. 2. ve 3. derslere birlikte başladım ama sanırım sadece en verim aldığım dersle devam edeceğim. Fakat duruma göre ikisiyle de devam edebilirim.

Ayrıca Cambridge Üniversitesi kendi yayınları olan ders kitaplarını Mayıs ayına kadar online ücretsiz erişime açmış. Bu sanırım bu hafta aldığım en güzel haberdi, her alandan onlarca ders kitabına bu linkten ulaşabilirsiniz.

Youtube Kanalları

Daha önce fazlaca kanal içeren Youtube Bilim kanalları yazısı yazmıştım ve takip ettiğim, güzel vakit geçirdiğim ve çok şey öğrendiğim kanalları paylaşmıştım. O yazıyı buradan okuyabilirsiniz. Bunun dışında üniversite sınavına hazırlanan veya tıp okumak isteyen okuyucularıma çok sevdiğim bir arkadaşımın YouTube kanalını önermek istiyorum; Diastudies. Hem sınava hazırlandığı dönemde hem de üniversiteye başladıktan sonra eğitim hayatına dair işe yarar bilgiler paylaşıyor.

Son iki senedir bana çalışma motivasyonu veren, yaptığım şeyi sevdiren, çalışmaktan zevk aldıran ve yeni şeyler öğrenmek için heveslendiren iki YouTuber var. Ruby Granger ve Vee Kativhu. İkisi de sözelci aslında ama genel olarak motivasyonları, üzüntüleri ve mutlulukları, zorlukları olgunca karşılamaları ve çalışmaktan çok büyük bir zevk almaları beni onlara bağlıyor. Ruby bir sınavda beklediğinden düşük aldığında ağladığı zaman gözlerim dolmuş, Vee Harvard’dan master kabülü aldığını öğrenince ilk olarak “Annemi aramalıyım” dediğinde tarifi imkansız bir şey hissetmiştim. Bu video işleri harbiden çok garip.

Ayrıca illa akademik şeyler izleyeceğiz diye bir şey yok. Ben yemek yapmayı çok seviyorum, repertuvarım geniş olmasa da. Özellikle yeni şeyler denemek ve başardığını görmek çok zevkli. Yemek kanalları arasında hastası olduğum kanal Refika’nın Mutfağı. İspanya’dayken de çok sık izleyip özlediğim yemekleri pişiriyordum ama şu sıralar mezelere kafayı taktım ve kanalında çok güzel meze tarifleri var. Süper aktivite bence.

Benim Planım

Benim planımı az çok anlamışsınızdır fakat kısaca özetlemek gerekirse bol bol kitap okumayı ve online derslerimi bitirmeyi hedefliyorum. Ayrıca yazımını bitirmem gereken bir bitirme tezim de bekliyor, onu da yazıyorum. İspanyolcayı unutmamak için her gün İspanyolca bir haber metni okumaya ve anlamaya çalışıyorum. Dil sınavına hazırlandığım için de İngilizce çalışmayı ihmal etmiyorum ama zaten hem tez yazarken okuduğum makaleler, hem de okuma listemdeki İngilizce kitaplar bu süreçte ilerlememi sağlıyor. Siz de İngilizce veya herhangi bir dili öğrenmek ve geliştirmek istiyorsanız İngilizcemi nasıl geliştirdiğime dair yazdığım yazıyı buradan okuyabilirsiniz. Bunlar benim en öncelikli planlarım, fakat online dersler arasına Moleküler Modelleme eklemeyi ve bu sene büyük oranda modelleme öğrenmeyi istiyorum. Bu karantina döneminin uzama ihtimali de var, bunu da akılda bulundurmak gerek. Umarım uzamaz ve bir an önce en az zararla salgını kontrol altına almayı başarırız.

Herkese sağlıklı bir sosyal izolasyon süreci diliyorum. Her zamankinden çok daha içten isteklerimle “Bilimle kalın” diyorum. Lütfen evden çıkmayın, salgının kontrol altına alınmasına yardım edin, evden çıkmayın, lütfen!

Sevgiler.

Yayınlayan

Berfin Dağ

"Evren kadar atomdan oluşan ve evrende bir atom kadar olanım." Berfin Dağ tarafından yazılmış tüm yazıları görüntüle

12 thoughts on “3 haftalık antiviral sosyal izolasyon nasıl geçer?”

  1. Umarım bu salgın bir an önce ülkemizi terkeder de bizler de sağlıklı nefes almaya devam ederiz. Önerileriniz çok güzel hazır evdeyken değerlendirmek fayda var. Teşekkür ederim.

  2. Merhaba! Anne with an e hakkındaki düşünceni (Bunları tartışacağım arkadaşım da yok çevremde, o nedenle izleyip de benim gibi seven olursa üzerine derin sohbetler edebiliriz.) okur okumaz yorum kısmına geldim! Aynı anlarda tamamlamışız diziyi ve ben de senin gibi hakkında konuşacak bir arkadaşım olmasını çok isterim. Eğer düşüncen hala geçerliyse bana mail adresimden ulaşabilirsin!

    İyi çalışmalarr.

  3. Bende bu 3 haftalık süreyi verimli geçirmek çok isterdim yani kitap okumak özellikle çok isterdim ama sınav öğrencisiyim:/
    Liselere geçiş sınavına çalışıyorum ve sınavımın durumu da beni sinir ediyor yani bir an önce gelmesini istiyorum . Çünkü yapmak istediğim bir çok şey var. Ama maalesef bu salgın yüzünden sınavımın uzama ihtimali var.Ben test çözmeyi bırakıp dil çalışmak , astrobiyoloji araştırmak ve kitap okumak istiyorum.Bunları yapamamak da beni üzüyor.
    BERFİN ABLLAAAA bu yaz sana mail atcaktım tanışmak için ama sanırım onu da erteliycem. Seninle tanışmak çok istiyorum çünkü seni idolum olarak görüyorum .Bloğunu da çok seviyorum seni de çok seviyorum. Belki bu yorumumu görürsün . Eğer görürsen ve bişi yazarsan beni çok mutlu edersin:)

    1. Sınava hazırlık sürecinde sana bol sabır ve başarılar diliyorum. Teşekkür ederim. Sen de beni çok mutlu ettin. <3

      1. Gerçekten cevap verdiğin için çok mutlu oldum Berfin abla sana mail atmıştım. Oradan konuşma ve tanışma ihtimalimiz var mı?

  4. Selam Berfin, ne kadar dolu dolu öneriler bunlar; teşekkür ederim. İnsan, hepsini yapamayacağını düşününce bir üzülüyor

    Önerilerinin hepsi çok değerli ama ben en çok Turan Akıncı arşivine sevindim. Korona bittiğinde ve insanlar tatil için İstanbul’u boşalttığında hafta sonları sık sık gideceğim.

  5. outlander ve anne ni çok sevdim ben
    önerilerin süer çok teşekkürler
    evde kaldığımız günler için harika öneriler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir