İspanya Notları: İlk Haftam

  1. Gün, 26 Eylül 2018

Şu an İstanbul’dayım.

Bugün sabah 6’da uçağım var. Saat gece 2. Uykusuz, yorgun ve tedirginim. Pazar gününden beri vizemi almak, okulumla sözleşme imzalamak gibi işler için sürekli şehir değiştiriyorum ve yemek yiyecek bile vakit bulamıyorum. Sabah beni çok uzun bir yolculuk beklediği ve hiç bilmediğim bir yere gideceğim için tedirginim. Ayrıca internet bağlantım olmayacak, her şeyi kendim çözmeliyim. Harika.

Kiev’e giden uçağa bindim ve uçaktayken bir mesaj aldım. Kendi okulumdan ve kendi bölümümden bir kız, aynı uçakta olduğumuzu yazdı. Kendisi de Kiev aktarması ile Polonya’ya uçuyor. Tanışacak biri çıktı, harika!

Kiev’e indik ve salak gibi pasaport kontrolüne geçtim. Halbuki ikinci uçak için hiç durmadan kapılara gitmeliymişim. Görevli bunu söylediğinde kapıda deli gibi bir kalabalık ve sıra vardı, neyse ki son anda uçağa yetiştim. Ama açlıktan ölüyorum çünkü dün akşamdan beri hiçbir şey yemedim.

Barselona’ya indik. Uyuduğum için hiçbir şey hissetmedim, açlık dahil. Şu an valiz bekliyorum ama açım yani, şu an hissedebiliyorum. Bakalım ne kadar dayanabileceğim.

Şu an tren istasyonundayım ve nasıl bilet alacağımı bilmiyorum. İnsanlar İngilizce bilmiyor. 13:30 trenini kaçırmam berbat oldu çünkü yolculuk 6 saat sürecek ve ne kadar erken binersem o kadar erken varırım. Ayrıca 13:30 treni 28 Euro iken 15:00 treni 58 Euro. Öldürseydiniz?? Havalimanından tren istasyonuna çok rahat geldiğim için mutluyum çünkü otobüsleri tanıyordum ve hepsinde WiFi vardı. Canım Barselona.

15:00 biletini alabildim. Tam olarak 6 saat yol gideceğim. Harika.

Trendeyim. Deli gibi acıktım. Gerçekten tam olarak 24 saattir hiçbir şey yemediğim gibi çok az su içtim. Açlığı dert etmiyorum ama varmam gereken yere varmadan düşüp bayılmak da istemiyorum. Zaten kimse İngilizce bilmiyor bir de baygın halde derdimi anlatmak zorunda kalmayayım.

Tren yolculuğu bitti. Sonunda… 6 saat boyunca etrafımda sürekli İspanyolca sohbet eden insanlarla kapalı bir kutuda yolculuk yapmak berbat bir deneyimdi çünkü uyuyamadım da, kulaklığımın da şarjı bittiği için müzik dinleyemedim. Şimdi hostele ulaşmam lazım. Asıl sorun başlıyor.

Hosteldeyim… Oda çok güzel, yatağım çok rahat, odada bir Türk kökenli Alman (Dilek), bir Amerikalı (Shira) ve bir çekik gözlü kız var(tanışmadım sadece internet şifresini istedim). Nevresim takımım çok güzel kokuyor. Sanırım güzel koku tüm stresimi birden aldı. Kızlarla tanıştım ve gerçekten çok sıcak davrandılar. Buna çok şaşırdım çünkü Türkiye’de bu kadar hızlı kaynaşamıyorum kimseyle. Amerikalı olan, yani Shira, çok komik ve çok eğlenceli birine benziyor. Şimdi huzurla uyuyabilirim… Ama hala bir şey yemedim ve su alamadım, sabah bunu telafi edeceğim.

2. Gün, 27 Eylül 2018

Bu sabah okula gitmem gerekiyordu ama geç uyandım. Şu an saat 10. Kahvaltı etmem lazım çünkü açlıktan başım dönüyor. Ama önce duşa gireceğim, umarım ölmem.

Ölmedim.

Kahvaltı yaptım. Manzaram çok hoş. Hostel çok merkezi bir yerde, şehrin simgelerinden biri olan Katedrale bakıyor. Katedralin etrafında da tarihi mekanlar var, kiliseler, tiyatro salonları gibi. Hostelden aşağı indiğimde kahvaltı yapacağım yeri seçmek için biraz dolandım ve çok fazla seçenek vardı, bu nedenle hostelin yerini aşırı sevdim. Keşke hep burada kalabilsem ama çok pahalı. Kahvaltı için bir sandviç ve portakal suyu aldım. Garson da İngilizce bilmiyordu ama anlaştık, çok tatlıydı. Şimdi yapacak bir şeyim olmadığı için etraftaki mağazaları gezip hostele döneceğim.

Bugün hostelde iki Türk erkek ile tanıştım. Onlar da erasmus öğrencisi ve kalacak ev bulamamışlar. Biraz sohbet ettikten sonra sorunun ilk ay depozito vermek olduğunu söylediler. Bunu ben düşünmemiştim, yani bunu hesaba katmamıştım o nedenle ev konusunda rahattı içim. Bunu hatırladıktan sonra sıcak baktığım evlere tekrar göz gezdirdim ve ilk ay depozito ve hizmet bedelini ödeyemeyeceğimi fark ettim ve tüm seçeneklerim birden yok oldu, evsiz kaldım resmen. Hostelde iki günüm kaldı, daha fazla kalamam ve ev bulmam lazım. Tüm gece evleri ve depozito ücretlerini inceledim ama umut yok. Kendimi berbat hissediyorum. Şimdi uyuyacağım. İyi geceler.

3. Gün, 28 Eylül 2018

Günaydın. Şu an saat sabah 7. Dün gece yazmadım fakat bir gelişme var, gece uyku tutmadığı için bir süre daha ev aradım ve sonunda ödeyebileceğim bir oda buldum. İki kişilik ve temiz bir odaya benziyor. Kadına mesaj attım ve çok sıcaktı, bugün 16:30’da evi görmeye gideceğim. 9’da ise okula gidiyorum, ilk günüm olacak. Hiç heyecanlı değilim çünkü neden olayım ki, ilk günlerden hiçbir zaman beklentim olmaz muhtemelen kimseyle tanışmayıp kayıt işlemlerini yapıp döneceğim. Ev konusu beni çok geriyor. Umarım başımı sokacak güvenli ve temiz kokan bir yere yerleşirim kısa zamanda. Şimdilik bye!

Okula gitmek için otobüse 1,85 Euro verdim. 1 ay boyunca gidiş-dönüşü hesaplarsam… Acilen ulaşım kartı almam lazım ama nereden alacağımı bilmiyorum. Kart demişken, hala sim kartım yok ve WiFi olmadığında internetsiz kalıyorum. 🙁 Hayat çok zor.

Okula ulaşım hoşuma gitti. İndiğim durak tam olarak fakültemin önü, bu harika. Kampüs aşırı güzel, her şey çok detaylı düşünülmüş. Bilimsel dekorlar bile var! Hatta kimya fakültesi binası kocaman bir periyodik cetvel olarak tasarlanmış, içeride de dev moleküller var! Biyoloji fakültesi binası çok çok büyük çünkü içinde Biyoloji, Biyoteknoloji ve Çevre Bilimleri bölümleri var. Ben Biyoloji ve Biyoteknoloji’den dersler alacağım. Binanın koridorlarında fosiller ve iskeletler var. Bana biraz Boğaziçi, biraz da ODTÜ koridorlarını anımsattı ama çok daha büyük ve daha fazla lab var gibi geldi. Hepsini gezmek istiyorum.

Az önce bölüm danışmanımın yanından çıktım. İngilizce bilmesi harika bir şey. Ders programlarımı aldım ve biraz da sohbet ettik. Kendisi botanikçi. Bölüm binası cidden efsane güzel, sadece yüzeysel olarak gezdim ama cidden harikkka! Yapacak bir şeyim kalmadığı için kampüsün diğer yerlerini gezeceğim.

Nasıl da şanslıyım, bugün okulda Biyoçeşitlilik Kongresi varmış ve başka ülkelerden ve okullardan kulüpler, akademisyenler ve öğrenciler gelmiş. Stantları gezdim ve çok güzel fosiller gördüm, biraz da ingilizce olan poster sunumları inceledim. Şimdi okul bahçesindeki mandalina ağaçlarından birinden kopardığım mandalinayı yiyor ve müzik dinliyorum. Okula çok yakın bir Primark var ama nasıl gideceğimi bilmiyorum çünkü yürüyerek gidilmiyor, otoyol var. Sanırım şehir merkezine döneceğim ve uyuyacağım.

Shira bir daire arıyor. Ben de oda. İkimiz de bugün bulduğumuz yeri ziyaret edeceğiz. Saat şimdi 14:30, 16:30’da çıkacağım.

Odada biraz dinlendikten sonra ben çıktım, Shira o esnada siesta yapıyordu. Siesta, İspanyolların gün içinde uyuduğu uykuya deniyor. Saat 17-19 arasında her yer kapalı oluyor ve herkes siesta yapıyor. Geleneksel bir uyku dilimi diyebiliriz, ama aslen Meksika geleneğiymiş. Shira Meksikalı veya İspanyol değil ama şu an İspanya’dayız ve hepimiz buna ayak uydurabiliriz.

Evi çok beğendim! Beni karşılayan kadın çok tatlıydı. İngilizce bilmemesine rağmen anlaştık. Oda çok güzeldi, çok beğendim ve indirim de yaptı. Ayrıca depozito için de yardımcı oldu. Daha güzel bir gelişme olamazdı! Bugün çok mutluyum ve şimdi hostele dönüyorum. Pazar günü odama yerleşeceğim. Bu akşam Shira ve Dilek ile kebap yemeye gideceğiz.

Odaya döndüm ve Shira da dairesini çok beğendiğini ve çok mutlu olduğunu söyledi. Her şeyin yolunda olması harika. Üzerimizden devasa bir yük kalktı.

Kebaplar yendi, karınlar doydu. Tatlar yerinde.

Kebapçıdan hostele dönerken İspanyolca tabelaları sesli okuyordum ve Shira telaffuzumu düzeltiyordu. Bir ay bu kızla yaşasam İspanyolcayı çözerim vallahi. Sonra bir yerde “Hola” demek yerine “Aloha!” dedim. Bu o an hepimize eğlenceli geldi ve bir oyun başlattık, sırayla yolda geçen genç birini seçip “Aloha!” diye selam vermeye başladık. Çılgınca ama çok eğlenceliydi çünkü birkaç kişi dışında herkes çok sıcak bir şekilde gülümseyerek “Hola!” diye yanıt verdi. Bu beni çok mutlu etti.

Hostelin önüne vardığımızda bir bando takımı milli bir marşa benzeyen bir şeyler çalıyordu. Bu meydan neredeyse sürekli hareketli. Bunu sevdim. Şimdi biraz İspanyolca çalışacağım ve ders programımı çıkaracağım. Yarın tatil.

Çakışan derslerim var… İki dersi programımdan çıkarmam gerekiyor çünkü almam gerekenden fazla olarak aldığım (zevk için) dersler diğer derslerimle çakışıyor. Ayrıca 30 kredi almam gerekirken bunu 48 yapıp hocaları ikna etmiştim bile. Fakat sanırım o 18 kredi ile vedalaşacağız. Bu çok üzücü.

Bugün güzel bir gündü. Sanırım her şey yoluna girecek, stres yapmaya ve umutsuzluğa kapılmaya gerek yok. Okulum harika, yaşadığım şehir harika, bir odam var ve çok tatlı arkadaşlarım var. Güzel bir başlangıç. İyi geceler…

4. Gün, 29 Eylül 2018

Günaydın, bugün kilisenin çan sesiyle uyandım. Beni uyandırabilecek kadar şiddetliydi, sanırım buna alışmam lazım. Sabah babamla konuştuk biraz, evdeki kahvaltıdan ve ekmeği sucuğa nasıl bandırdığından söz etti. 🙁 Saat şu an 13:37 ve hala kahvaltı yapmadım. Okumam gereken şeyleri bitirdiğimde yine soğuk sandviç yemeye gideceğim. Sucuksuz.

Ayrıca Shira kendi blogunda bizi yazmış! Shira ve Dilek de ben gibi blog yazıyor, bu harika bir olay. Benim hakkımda “bir gün astronot olacak.” yazmış. :’) Shira’nın blogunu buradan ziyaret edebilirsiniz.

Soğuk sandviç değil burger yedim. Buradaki Burger King’de içeri girip dev ekranlarda siparişinizi her detayıyla kendiniz giriyorsunuz ve isterseniz oraya ödüyor, isterseniz sonra kasaya ödüyorsunuz böylece siparişinizin girilmesini beklemek zorunda kalmıyorsunuz veya yanlış girilmiyor vs. Neden böyle gereksiz bir bilgi verdim bilmiyorum. Şu an Shira’nın hazırlanmasını bekliyorum çünkü halletmemiz gereken şeyler var ve kendisi ben ve İspanya halkı arasında İspanyolca tercümanlık yapıyor, tam bir best friend. Telefon hattı, tramvay ve otobüs kartı, su ve yoğurt almalıyım. Bunlara onun da ihtiyacı var.

Yorgunluktan ölüyorum. Döndük, her şeyi hallettik. Döndüğümde hosteldeki odam ile ilgili bir sorun yaşadım çünkü sanırım iki ayrı rezervasyon yaparken ikincisini, yani son günü farklı bir odaya yapmışım bu nedenle oda değiştirmem gerekti. Modumu baya düşürdü bu. Neyse ki son gecem. Telefon hattını Vodafone’dan aldım, tüm sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları için sınırsız internet, Vodafone’lularla sınırsız konuşma, diğer operatörlerle 60 dk konuşma ve tarayıcı için 2GB internete aylık 15 Euro vereceğim. Şahsen Türk lirasına çevirmediğim sürece burada para verdiğim şeyler konusunda içim hep rahat. Ulaşım konusunda da öğrenci kartı alamadım çünkü ID kartımı pazartesi alacağım, bu nedenle 5 Euro’ya 4 geçişlik geçici bir kart aldım. Bence ulaşım çok pahalı. Birazdan kızlarla tapas yemeye gideceğiz. (Tapas, ortaya paylaşmalık gelen küçük İspanyol mezeleridir. Ne kadar TDK bir kız.)

Sarımsak soslu patates dışında hiçbirini sevmedim. Bir daha bunu yapmayacağım. Zaten patatesi da farklı şekillerde sürekli tüketebilirim, anlamadım ki bunun olayı ne?

Döndüğümüzden beri öykü okuyorum. Yarın öykü değerlendirmelerinin son günü ve sanırım bu gece uyumayacağım. Yarın hostelden ayrılıp odama geçiyorum, umarım artık kendimi ait hissedeceğim rahat bir yerim olur.

Ortada sürekli ilgilenmem, çözmem gereken sorunlar olmasını hiç sevmiyorum. Zaten planlı olmayan zihnim iyice dağınık çalışmaya başlıyor ve deliriyorum.

Yarın aylık giderimi planlayacağım ve artık ona göre harcama yapacağım, aldığım dersleri sıfırdan düzenleyeceğim, ders programımı çıkartacağım, hocalarla konuşup İspanyolca bilmediğimi anlatacağım, doğru düzgün besleneceğim, yarın kira kontratı imzalamaya gideceğim, ertesi gün de artık okula başlayacağım. Tek kaygımın vize ve finaller olduğu sıradan öğrencilik günlerimi özlüyorum. Üstelik 2 öğün yemekli, okula çok yakın yurda ayda 150 TL verdiğim günleri… Canım KYK.

İyi geceler.

5. Gün, 30 Eylül 2018

Selam, şu an bir pizzacıdayım ve siparişimi beklerken internet ve güzel ortam bulmuşken blog yazıma devam edeyim dedim. Şu ana kadar yazma fırsatım olmadı bugün, çünkü sabah hostelden çıkış yaptım. Kalacağım eve geldim ama ev sahibi evde değilmiş, mesajıma yanıt vermeyince en azından annesi evdedir diye düşünüp geldim ama kapıda kaldım. Akşam kendi anahtarımı alırım umarım.

Karnım aç ama aynı zamanda hala canım sıkkın. Artık ders çalışmak ve laba girmek istiyorken hala konaklama ve ulaşım zımbırtıları ile uğraşıyorum. Bugüne dair güzel olan tek şey pizzacıdaki adamın İngilizce bilmesi ve birazdan sevdiğim bir şey yiyecek olmam.

Hamburger efsaneydi.(Artık pizzacıların yaptığı hamburgerin daha güzel olduğunu düşünmeye başladım. Mesela İstanbul Başakşehir’deki Seventeen Pizza’nın hamburgeri de efsane.) Bundan sonra buraya daha sık geleceğim çünkü aynı zamanda burada çalışabiliyorum.

Şu an saat gece 01:12. Bu saate kadar hiç yazmadım ama evdeyim, her şey çok yolunda. Öğlen banka ile problem yaşadım ve 20’ye yakın ATM gezdim ama sonunda sorunu Vakıfbank’ı arayarak öğrendim. Yarın aynı sorunu yaşamamayı umuyorum. Eve geldiğimde ev sahibim bana çok sıcak davrandı, sürekli ihtiyacım olabilecek şeyler getirip durdu, terlik, havlu, uzatma kablosu vs. En sonunda ben dinlenirken yemek hazırlamış, severim diye patates de kızartmış… Ne diyebilirim ki. Birlikte yedik. Üstelik İspanyolca öğrenmem için çok çabalıyor, neye dokunsa İspanyolcasını söylüyor art arda ve ben de tekrarlıyorum. Sanırım onun sayesinde sökeceğim bu dili.

İnternete de bağlandım. Yatağım idare edebileceğim kadar rahat. Odada şu an tek kalıyorum. Yarın okul var, ayrıca oryantasyon da var. Bakalım nasıl olacak.

İyi geceler!

6. Gün, 1 Ekim 2018

Selam, şu an saat akşam 21. Sabahtan beri yazacak vakit bulamadım için şimdi kısa bir özet geçeceğim. Bugün sabah uyanır uyanmaz ev sahibim beni anahtar çoğaltmaya gönderdi sanki çok İspanyolca biliyormuşum gibi. “Şimdi çıkarmazsan ikimizden biri kapıda kalacak.” dedi. Mecburen gittim, 3 anahtarı 10 Euro’ya çoğalttılar, o parayla neler yapılır neler. Neyse ki para benden çıkmadı. Anahtarları teslim edip bankaya gittim ve yine ve yine Vakıfbank Troy kartı tanımadı. Delireceğim. Ev sahibine vereceğim parayı çekemeyince okula gittim, bugün saat 14’te oryantasyon vardı. Öğrenci kartlarımızı, varış belgelerimizi ve daha bir ton evrağı teslim aldık. Bir arkadaş edindim, Alman bir kız. Bu akşam birlikte Tandem etkinliğine gidecektik (yabancı öğrencilerin farklı dillerde konuşarak birbirlerinin dillerini geliştirdiği bir etkinlik) ama sanırım üşeniyorum, yarım saat sonra başlıyor. Gitmek istesem hala gidebilirim çünkü buluşma noktası yakın, ama sanırım gitmeyeceğim, ama emin de değilim. Eve geçtiğimden beri tam bir ev kızı oldum.

Ders değişikliği için evraklarımı hazırlayıp danışman hocama gittiğimde odasında bulamadım. Hala doğru düzgün ders kaydı yapmadım ve delirmek üzereyim, derslere başlamak istiyorum.

Okul çıkışı nihayet bir ATM’de(49. deneme falan herhalde) kartım çalıştı ve kira ücretini çekip ödeyebildim. Şu an kalan tek sorunum birbiri ile çakışmayan dersler seçip derslere girmeye başlamak. Bir düzene girmeye ihtiyacım var. 🙁 Yarın tekrar danışmanıma gideceğim…

Burada ilginç olan bir şey daha, öğrenci işleri ve her türlü sekreterliğe bir şey danışmak için randevu almanız gerekiyor. Bunu bilmeyip bir şey sormak için uluslararası ilişkiler ofisine girdiğimde “Randevunuz var mı?” dediler, yok deyince almamı söylediler. Bununla mı uğraşacağım, diyerek oradan ayrıldım. :d

Selam, saat 00:47. Tandem etkinliğinden döneli çok oldu, biraz dinlenip EdX’ten ders videosu izledim. Tandem baya iyiydi, 4-5 masası olan bir mekanda her masanın üstünde farklı bir dil yazıyordu ve o masada sadece o dil konuşuluyordu. Ben direkt İngilizce’ye oturdum ve hiç kalkmadım. 2 saat boyunca birçok kişi ile tanışıp İngilizce sohbet ettik, onlara biraz Türkçe kelime öğrettim. (Sanırım bunu yapmadan dayanamıyoruz.) 

Ders seçimimi artık netleştirip uyumam gerek. Çok zor bir karar olacak çünkü tüm dönem alacağım dersleri bir gecede belirleyeceğim. Umarım bana gerçek anlamda bir şeyler katacak dersler alırım.

Ders seçimini sonunda bitirdim. Farklı bölümlerin farklı senelerinden dersler seçtiğim için derslerim çakışıyordu. Bu nedenle tüm dersleri takip edebilmem için tek bir bölüm ve tek bir sınıf seçmem gerekiyordu, ben de Biyoteknoloji 3. sınıfı seçtim. Hayvan Evrimi dersi ile vedalaşmak üzücü oldu ama onun olduğu saatte İmmünoteknoloji dersi alacağım. Bakalım bizi neler bekliyor.

İyi geceler!

7. Gün, 2 Ekim 2018

Selam, şu an saat 23:07 ve bugün buraya yazmayı biraz ihmal ettim, özür dilerim sevgili blogünlük.

Sabah erkenden okula gittim ama uyanamadığım için ilk dersi kaçırdım ve ikinci derse de otobüs geç geldiği için yetişemedim. Gider gitmez ders kayıt formunu doldurup danışmanımın yanına gittim ve imzalattım. Ardından birlikte fakülte sekreterliğine gidip resmi olarak Biyoteknoloji bölümü 3. sınıfa ders kaydımı yaptık. Artık derslere girebilirdim. Bu işlem bittikten sonra 3. derse girdim, ders Moleküler Genetik Mühendisliğiydi. Hocanın konuşmasından hiçbir şey anlamadım ama slayttan işlediği için slaytın neredeyse %80’ini anladım çünkü bilimsel kavramların tamamı İngilizce ile benzerdi ve zaten çok fazla görsel anlatım vardı. Derste genetik bilgi aktarımını işledi ve genetik bilgi aktarımı yapan canlılara değindi, ayrıca modifikasyonlara en verimli yanıt veren canlı gruplarını ve canlıları anlattı. Aslında slaytları alsam ve bir gün önceden çalışsam dersi çok net anlarım. Bu nedenle ders çıkışı hocanın yanına gidip bunu anlatmayı düşündüm ama ders bitince ben çantamı toplarken adam birden kayboldu ve Genetik bölümü katında bir saat beklesem de onu bulamadım. Adam resmen ışınlandı.:( Bir sonraki dersten sonra veya ismini öğrendiğimde mail atarak durumu açıklayacağım.

Ders çıkışı başka dersim yok sanarak yemek yemeye gitmiştim ama bir de İmmünoteknoloji dersim varmış, bunu da eve dönünce fark ettim. Şaka gibi. Yarın derslere girmek için sabırsızlanıyorum.

Okuldan sonra biraz meyve ve yoğurt alıp eve geçtim. Artık günde bir öğünü ağır yiyip, (itiraf edeyim en sağlıksızından fast-food) sabah okula gitmeden ve akşam acıkınca yoğurt, meyve ve kurutulmuş besinler ile besleniyorum. Yoğurt efsane. Zayıfladığımı hissediyorum ama aynı zamanda baskül beni daha ağır gösteriyor. Midemde bir karadelik mi var nedir yani?

Eve geldiğimde öykü okuyacaktım fakat uyumuşum. Bu nedenle bu akşam sabaha kadar 25 öykü okumam gerek. Bakalım bitirebilecek miyim.

Bir de, bugün bu haftalık notların son günü, farkında olmadan bir haftayı doldurmuşum burada. Vay beeee, duygulanmak için ne kadar lüzumsuz bir sebep. Asıl survivor şimdi başlıyor. Sevindiğim en önemli şey, güzel insanlarla tanışmam ve hep güzel insanlara denk gelmem. Yabancı olduğum bir yere geldim ve henüz dolandırılmadım, bir şeyim çalınmadı veya kaçırılmadım. Çok güzel arkadaşlar ve insanlar edindim. Burası çok tatlı, sakin bir yer gerçekten. Tek sorun geçinmek.

İlk haftam böyle geçti. Aklıma geldikçe buraya günlük gibi notlar almaya çalıştım çünkü bu zorlu deneyimime ait hiçbir detayı unutmak istemiyorum. 😀 Ayrıca, buraya dair bana farklı gelen, şaşırdığım ve değişik bulduğum şeyleri de başka bir yazıda listelemek istiyorum çünkü gittikçe birikiyorlar.

Bir sonraki hafta yine notlar yayınlar mıyım bilmem, yazmamı istiyorsanız aşağıya yorum bırakabilirsiniz. Ne zaman yorum yapın desem fikirlerinizi yorum kısmına yazmak yerine bana mesaj olarak atıyorsunuz ama olsun…

Hoşçakalın!

Yayınlayan

Berfin Dağ

"Evren kadar atomdan oluşan ve evrende bir atom kadar olanım." Berfin Dağ tarafından yazılmış tüm yazıları görüntüle

9 thoughts on “İspanya Notları: İlk Haftam”

  1. Senin yanında, tüm bu süreçleri sanki birlikte yaşamışım gibi hissettim okurken ve inan okurken yoruldum. 🙂 Sen, harika blog yazan harika bir insansın Berfin. Vakit buldukça yaz lütfen. Umarım bundan sonra hiçbir zorluk yaşamadan günlerin çok güzel ve bol eğitimle geçer.

    1. Ağlayacağım galiba :'( Teşekkür ederim! Bu yerleşme ve alışma problemleri bittiğinde sınavlarıma odaklanmış olmayı ümit ediyorum. Çok teşekkür ederim tekrar.

  2. Yazılarını okumayı seviyorum Berfin, bol bol yaz.Ayrıca bende ders çalışma isteği uyandırıyorsun, yazılarının o yönünü de seviyorum 🙂 İspanya maceranda sana bol şans!

  3. Biyoteknoloji dersi almana çok sevindim, bir de akşamları hafif yeme kararına. Yoğurtla birlikte kuru meyve tüket hem sindirim sistemin güçlü kalır hem immün sistemin. Bir şekilde olayları tek başına çözüyorsun, bundan daha güzel bir şey yok, ingilizce masasından kalkmamak da oldukça zekice (: vaktini ve zihnini planlayabildiğin sürece çok daha verimli hale geleceksin, umarım hocan da ders notlarını önceden verir.

    1. Teşekkür ederim, sayenizde yavaş yavaş sağlıklı ve verimli bir gündelik yaşama geçiş yapıyorum. 🙂 Ders notlarım online kampüs sistemine giriliyormuş, işlenen her şeye erişebiliyorum. Biyoteknoloji bölümü bana neler katacak sabırsızım, bakalım. 🙂 Teşekkür ederim! <3

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir