Selamlar ey kıvırcık saçlılar ve diğerleri!

Bugün bir reklam gördüm. Dove markasının reklamıydı, saçları kıvırcık ve hacimli olan kızların saçlarını sevmeyişini anlatıyordu. Reklamı izlerken, resmen duygulandım ya, yuh. Kıvırcık saçlı kızların saçlarını genelde sevmediğini biliyoruz ama, benim durumumun biraz farklıydı. Ben saçlarımdan nefret ediyordum.

Neyse, önce reklamı izleyelim ve sonra size bir şeyler anlatayım.

Sevviyorum her halimiii ister düz ister bukleliiiiyyy.

Hayatım boyunca hiçbir zaman evden doğal saçımla çıkmadım. Taa ki bu yıla kadar. O da mucize gerçi ama, nasıl bir salaklık yaptığımı fark ettim.

Ben ilk okuldayken annem her sabah saçlarımı ıslatır, ince bir tarakla deli gibi tarardı. Saçlarım çok gür ve karışık olduğu için ben acı çekerdim tabii. Ağlaya ağlaya saçımı toplamasını beklerdim. Yanlardan çıkmasın, derli toplu görünsün diye sıkı sıkı bağlar, ardından ya örer ya da topuz yapardı. Bu cani taramalardan toplamalardan dolayı saçlarım içine kapanmış, ilkokul, ortaokul lise derken hiçbir zaman saçlarımı açamadım. Açtığım zaman aşırı kabarık dururdu ve kendimi berbat hissederdim. Nihayet liseye geçmiştim, ablam kendine yeni bir saç düzleştiricisi alınca ben de onun eski saç düzleştiricisini alabildim ve lise hayatım boyunca düz saçla gezdim. Böyle anlatınca basit geliyor ama, 4 yıl boyunca her sabah düzleştirilen ve okula geç kalmadan hazırlanabilmek için sabah ezanında uyanmalardan, sabah uyanamayacaksam gece geç saatlere kadar düzleştirmekten söz ediyorum. Ve istisnasız her gün! Bir de, saçlarım normal değil ki, kafamda neredeyse 10 kişiye yetecek kadar saç var. Düzleştirmek en az bir buçuk saat sürüyordu.

İnanamayacaksınız ama, okula saç düzleştiricisi götürürdüm kışın. (Gerçekten!) Yağmur yağar da saçlarım kabarır, yanlardan çıkar, yine dayak yemiş gibi görünürüm diye… Lavaboya koşar saçlarımın üzerinden düzleştirici ile geçer derse girerdim. Lise hayatımın sonuna kadar da, hiçbir zaman sınıf arkadaşlarım saçlarımın dalgalı veya kıvırcık olduğunu bilmedi.

Size asıl dramdan da söz etmek istiyorum.

Nusaybin’de yaşadığımı biliyorsunuzdur zaten. Malum, Nusaybin’de de doğudaki diğer ufak ilçelerde olduğu gibi kışın katiyyen elektrik olmaz. Ama alışmıştık. Zaten, odun sobası hem evimizi hem içimizi ısıtıyordu. Yemeği de odun sobasında pişirirdik. Banyomuzu da sobanın yanında leğende yaptık mı, oooh. Kim naapsın elektriği?

Dramdan söz emeyi unuttum. Liseye geçtikten sonra elektriksiz kaldığımızda saçlarımı düzleştiremezdim. Tahmin edin o günlerde ne yapıyordum?

Okula gitmiyordum.

(Şaka şaka, sıkıca örüyordum falan.)

İlkokulda ve ortaokulda sıkı topladığım için (annem topladığı için) herkes beni çekik gözlü sanıyordu. Kimse bilmiyordu ki annemin topladığı saçlar yüz gerdirme ameliyatına taş çıkarıyordu. Lisede de en önemli sınavlardan önceki gecelerde bile “sınavdan düşük alayım önemli değil ama bu saçlarla okula gitmem!” derdim, saçlarımı düzleştirip uyurdum.

Saçlar da hep kırılırdı, sürekli keserdim o yüzden. Akrabalarımın hiçbiri de “Lan sana kıvırcık da yakışıyor, ne diye bu eziyeti çektiriyorsun kendine?” demezdi. Anca “Kabarık, bonus kafa, elektrik çarpmış” vs…Öz güven yerlerde tabii.

Dış görünüşüm konusunda hiçbir zaman kendimle barışamadım zaten. Şimdi saçlarımın şekliyle oynamadan salma sebebim, beğenilme ve kabul görme isteğimin azalmış olması(belki de normale dönmesi).

Saçlarıma yazık ettiğimin farkına vardım. Kollarım boşuna yorulmuş, saatlerimi boşa harcamışım. Boşuna gerilmiş, boşuna üzülmüş, aynaya bakıp boşu boşuna sinir krizleri geçirip ağlamışım. Zaten düzken de güzel olmuyordum ki? Sadece derli toplu oluyordu. Varsın, olmasın artık. Dayak yemiş gibi gezeceğim ama saçlarım olduğu gibi görünecek, ve ben de yorulmayacağım. Oh…

Babam derdi, “Saçların bu şekildeyken yüzüne yakışmıyor olsaydı, bu şekilde doğmazdın.”

Düzken de, kıvırcıkken de çirkin hissediyor olabilirim ama bu, düz saçın bana daha çok yakıştığı anlamına gelmiyordu.

Özür dilerim canım saçlarım, belki güzel olurum diye sizi hep yaktım. Affedin… Bundan sonra yapmayacağım, ben de saçlarımı taçlandırıyorum ve onları seviyorum!

Güzel bir manzara, canım saçlarım ve bir de ben.

Sizlere tavsiyem, genlerinizin özenle taşıdığı saç tipine iyi bakın. Bu özellik sizi siz yapıyor. Onun doğal haline iyi bakın, şekillendirilmiş haline değil. Şu an bunu okuyorsanız ve sizi daha önce görmediysem bile inanın bana, olduğunuz gibi güzelsiniz. Düz saçlılar düz saçlarıyla, kıvırcık saçlılar kıvırcık saçlarıyla mutlu olsa ve hayat bayram olsa…

Çünkü doğal saçlarınızın ne kadar hoş durduğunu elbet bir gün fark edeceksiniz. Geç olmasın, ona bir şans verin.

Veya bir kaç şans…

Sevgiler.

Posted by Berfin Dağ

"Evren kadar atomdan oluşan ve evrende bir atom kadar olanım."

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir