Olan, Biten, Olmakta Olan #2

Merhaba,

Ben Berfin. “Nasılsınız?” diye soracaktım fakat buna hiçbir zaman yanıt alamadığım için sormaktan vazgeçtim. İyiyseniz yine de yazabilirsiniz. Kötüyseniz de. Umarım iyisinizdir.

Evet yazmıyorum bayağıdır. Bir sürü şey oldu(yalan), bunların çoğunu paylaşmak istedim ama yapmadım. Çok güzel şeyler oldu, çok şey öğrendim ve deneyimledim. İlk “Olan, Biten, Olmakta Olan” (kısaca O-B-O) yazısından sonra yoğun bir dönemi bitirdim. Hayat gittikçe ciddileşiyor ve ben de artık eski neşemi koruyamadığımı hissediyorum. En azından buna odaklanamıyorum. Önceliğimin neşemi korumak değil de her şeyi oldurmak olduğunu düşünmek hatasını yaptıkça gönülden bağlı olduğum şeyler artık yük olmaya başlıyor. Şu an tam da öyle bir andayım. Afyon’a ilk gittiğim gün başlayan stres kaynaklı rahatsızlıklarım da son iki ayda kendini en yoğun şekilde göstermeye başladığı için ruh halimi kontrol edemediğimi artık kabul etmem gerekiyor. Yine de yer yer güzel geçen bir dönemden kısaca söz etmek ve olmakta olanları yazmak istiyorum. Belki de yazmadığım içindir, nereden bilebilirim ki?

Son O-B-O yazısında belirtmemiş olsam da Hakkari-Çukurca’da Astrobiyoloji Konferansı gerçekleştirmiştim. Onun yazısını yazmış, yayınlamıştım. Ondan hemen bir hafta sonra ise yazıda belirttiğim Girls FIRST etkinliği ve Acıbadem Üniversitesi Yaşam Bilimleri Kongresi çok verimli geçmişti. Girls FIRST etkinliği hakkında yazı yazma fırsatım olmuştu. İki yazı da ana sayfada duruyor olmalı.

Okulun ikinci dönemi başladığında bu dönem hiç şehir dışına çıkmayacağıma dair söz vermiştim. Hep ders çalışacaktım. Aslında bir süre sözümü tuttum fakat tek yaptığım şey okuldaki derslere girmek, sonra yurda gelip ders çalışmak olunca bir süre sonra bunun kötü bir karar olduğunu düşündüm. Çünkü çok çalışan insanlar bile hafta sonu gezmeye, sanata, spora dair bir şeyler yapıyordu fakat benim bulunduğum şehirde bunları yapma şansım yoktu. Bu nedenle dönem başında birçok etkinliği atladıktan sonra Uşak Üniversitesi’nin düzenlediği Girişimciliğin Bilinmeyenleri etkinliğine gittim çünkü bu etkinliğe Buğra ve Kadircan da katılacaktı. Bu etkinlik hakkında blog yazmadığım için kısaca söz etmek istiyorum.

Normalde bu etkinliğe Buğra ve Kadircan konuşmacı olarak katılacaktı, ben ise dinleyici olarak onları ziyaret etme sözü vermiştim. Fakat etkinlik tarihini unutmuştum ve bir gün okuldan çıkınca Buğra arayıp Uşak’a varmak üzere olduklarını, benim ne zaman yola çıkacağımı sordu. Bunu unuttuğum için panikledim ama hala vaktim vardı çünkü etkinlik sonraki gündü, Buğra da konuşmacı olarak davet edildiğimi ve bu akşam yola çıkabileceğimi söyleyince saat 22’de Uşak’a varmış ve sonraki gün konuşma yapacak olan birçok girişimci ile bir barda sohbet ederken bulmuştum kendimi. İlk başta ortama ısınamasam da ertesi gün harika geçmişti, sabah etkinlik organizasyonunda yer alan öğrenciler ve tüm konuşmacılarla kahvaltı yapıp üniversiteye geçmiştik. Gece sadece 2 saat uyumuş olmam dışında her şey yolundaydı. İşin ilginç yanı, geleceğim çok geç netleşmişti ama buna rağmen afiş ve Roll-Up’larda ismim ve fotoğrafım vardı. Bunu nasıl bu kadar hızlı yaptıklarını sorduğumda “Meslek sırrı” dediler, çünkü onlar girişimci; elleri hızlı insanlardı. Gerçi fotoğrafı Linkedin profilimden almaları bu mesleği yeterince yansıtıyordu. 🙂

Konuşurken sonlara doğru herkes ağladığımı düşünmüş olsa da harika bir etkinliği geride bırakmıştık. Veda yemeğinde Buğra’nın yaptığı etkileyici konuşmadan sonra Uşak’tan ayrıldım. Benim için çok eğlenceli ve çok heyecanlı bir deneyim olmuştu.

Vizelerden sonra bir süreliğine eve dönme kararı aldım. Eve gelmeden önce ise çok büyük ve çok heyecan verici bir etkinliğe davet almıştım; Kadircan, 2018 BİLSEM Festivali‘nde yapılacak olan BİLROTEK Hackathon‘unda mentor olmamı önermişti. Festival Antalya-Side’de olacak ve bir 5 gün sürecekti. Doğruyu söylemek gerekirse hiç düşünmeden kabul etmiştim bile. Sonrasında detayları öğrendim ve ona göre hazırlandım. Mentor ekibinde bir kişilik yer kaldığı için Future Science Team ekibinden Merve de mentor kadrosuna dahil olmuştu. Bu etkinlik gerçekten harika geçmişti, çok uykusuz, çok eğlenceli, bol öğrenmeli bir tatil diyebilirdik buna. Üstelik BİLSEM öğrencilerinden Utku ve Arda’nın çok iyi frizbi oynadığını keşfetmiştim ve otelin büyük sahasını da boş bulunca hayatımın en eğlenceli frizbi alıştırmasını yapmıştım. Hikayenin frizbili kısmı en özel kısmıydı. Etkinlik hakkında Merve’nin yazdığı yazıyı buradan okuyabilirsiniz.

 

BİLSEM Festivali’ni de bitirince, Afyon’a döndüm. Eğlenceli iki haftadan sonra sıkıcı günler beni bekliyordu, diye düşünsem de aniden katılmaya karar verdiğimiz bir yarışma, Erasmus başvurum ve yaz stajı başvurularım ile dönemin geri kalanını heyecanlı bir süreç olarak geçirdim. FST Programlama ekibinden Atakan ve Barış ile Eskişehir’de akıllı şehirler ile ilgili bir hackathon’a katılma kararı aldık ve pat diye gittik.(Çünkü uzun planları sevmeyiz.) Üstelik daha bir hafta öncesinde bir hackathonda mentorluk yapmıştım, antrenmanlıydım! Kodlamaya dair hiçbir şey bilmeden nasıl antrenmanlı olunuyorsa artık… Yarışma sonucunda ilk 3’e giremesek de iki farklı jüri özel ödülü aldık. Ben yarışma esnasında öğrendiğim arayüz tasarımı ile ilgilendim. Biraz iyi bir iş çıkardım galiba ayıptır söylemesi. Bu yarışma yüzünden 72 saat uyumadık. İşte bu yüzden bu yarışma süreci çok enteresandı, bu nedenle Atakan’ın yarışma sürecimiz ile ilgili yazdığı yazıyı muhakkak okumalısınız. Linki buraya bırakıyorum.

Erasmus başvuruma gelirsem, fakülte puanlaması ile İspanya’da çok güzel bir okula yerleşmiştim ve dönemin sonuna kadar evrak işleri ile ilgilendim. Aynı zamanda beni çok heyecanlandıran Koç Üniversitesi Yaz Araştırma Programı’na başvurmaya hazırlanıyordum. Bu programa başvururken iki tane referans mektubuna ihtiyacım vardı ve Umut Hoca benim için referans mektubu yazmayı kabul edince inanılmaz mutlu olmuştum. Diğerini ise biyokimya öğretmenim ile birlikte hazırladık. Umut Hoca’nın gönderdiği referans mektubunu okuyunca gözlerime inanamamıştım. Hiç kimse benden bu kadar güzel söz etmemiş, beni bu kadar çok desteklememişti. Umut Hoca bana referans mektubu yazmakla kalmamış, bana bile kendime dair güven vermiş, inancımı kuvvetlendirmişti. Koç Üniversitesi başvurusu haricinde bir de İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi’ne başvurmuştum. Bu yazı muhakkak verimli geçirmeliydim. Bu yaz hayatımı değiştirmeliydim.

Dönem sonunda Aylin’in memleketi olan Hatay’ı ve Aylin’in ailesini ziyaret etmek ve bayramlarını görmek için Aylin ile birlikte Hatay’a gidecektim. Öncesinde Ankara’ya geçtim ve neredeyse 6-7 aydır görmeyip deliler gibi özlediğim ODTÜ’yü ziyaret ettim. Tam da bahar şenliklerine denk gelmiştim; Çağrı’nın oryantiring takımına katıldım, koştuk, dans ettik, atölye kurduk, eğlendik, günün sonunda ise Aylin ile birlikte Hatay’a doğru yola çıktık. Hatay’da geçirdiğim 4 gün de bol yemekli, Hatay dönerli, karadutlu, gezmeli ve eğlenceli geçmişti. Uzun zamandır ziyaret etmek istediğim Ali İsmail Korkmaz Vakfı’nı ziyaret etme şansım olmuştu.

Sonra dönemi kapatmak için tekrar Afyon’a döndüm ve bir gün laboratuvar dersini beklerken inanılmaz bir mail aldım; Koç Üniversitesi Yaz Araştırma Programı’na kabul edilmiştim! Hem de ilk tercihim olan araştırma grubuna alınmıştım. Laboratuvar dersinin başlamasını bekleyen sınıf arkadaşlarımın içinde sevinç çığlığı atmış, karşıma çıkan ilk kişiye delicesine sarılmıştım.

İki yıldır üzerinde çalışmak istediğim konuya dair ilk kez bilimsel bir adım atma şansı kazandım. Çok çok başarılı bir kuantum fizikçisi ile Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden birinde bir buçuk ay geçirecek ve Kuantum Biyolojisi ve Enerji Sistemleri çalışacağım. Program 2 Temmuz’da, yani haftaya başlıyor! Son haftalarda gözüme uyku girmemeye başladı. Şimdi ise her an bunu düşünüyorum. Bu yaz gerçekten muhteşem olabilir. İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi ise gönüllü stajı henüz kabul etmediği için ret maili gönderdi.

Bu haberden sonra İspanya’dan kabul mektubumu da aldım. Sonra pasaportum geldi. Şimdi ise gidip gitmeme arasında kalmış durumdayım. Sebebi çok karmaşık. Anlatmalı mıyım? Gerek var mı? Bilemiyorum.

İki gün önce cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimlerini atlattık. Ben henüz atlatamadım ama atlattık işte sözde. O güne çok hazırlanmıştım, sabah 5’te uyanıp, en barışçıl kıyafetlerimi giyip güler yüzle sandık başına geçmiştim. O akşam eve döndüğümden beri yorgun ve üzgünüm. Tüm bunları bir kenara bırakıp işime odaklanmak için ise sadece 2 günüm kaldı. Sevdiğim ve beni heyecanlandıran şeye dönmek eminim iyi gelecektir.

Afyon’a tamamen veda ettim bu arada. Öyle umuyorum en azından.

Bu yaz araştırma programını en verimli şekilde geçirecek, bolca kitap okuyacak, blog yazacak, festival ve konserlere, tiyatroya gidecek, yeni insanlar tanıyıp bu insanlarla sohbet edecek, bilim yapacak, bilim insanı gibi araştırma yapmanın tadına bakacağım. Sonra her şey daha güzel olacak.

Sizin de bu tatili en verimli şekilde geçirmenizi diliyorum.

Bilimle ve barış ile kalın.

Yayınlayan

Berfin Dağ

"Evren kadar atomdan oluşan ve evrende bir atom kadar olanım." Berfin Dağ tarafından yazılmış tüm yazıları görüntüle

4 thoughts on “Olan, Biten, Olmakta Olan #2”

  1. Öyle dolu dolu yaşıyorsun ki, hayran olmamak elde değil! Hep örnek gösteriyorum seni inan. Umarım bu enerjini hiç kaybetmezsin. İspanya seni neden düşündürdü? Eminim geçerli sebeplerin vardır. Yoksa çok cazip duyuluyor doğrusu.
    Seçimlerden sonra hepimiz serseme döndük. Yaşadığımız hayal kırıklığı, umutsuzluk üzerimize çöktü.

  2. Koç için tebrik ederim .Eh artık bizi de bilgilendirirsin çalıştığın konularla ilgili çünkü gerçekten çok ilgi çekici geliyor. Umarım her şey gönlünce olur başarılar dilerim.

    Bilimle ve sağlıkla kal !

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir